Yazı: Alper Erdem
1986 yılında Meksika’da düzenlenen 13. FIFA Dünya Kupası sona erdiğinde 1.65 boyundaki bir Arjantinli, 10 numaralı formasıyla Azteca Stadyumu’nda omuzlarda taşınıyordu.
Diego Armando Maradona, Arjantinliler için Tanrı katına yükseldiğinde bir eliyle Altın Kupa’yı tutuyor diğer eliyle ise sevenlerini selamlıyordu.
O anı ölümsüzleştiren fotoğraf makinesi, Diego Armando Maradona’nın boşta kalan elini, Azteca Stadyumu’na asılmış Katar bayrağının altında yakalamıştı.
Katar, Maradona’nın varisinin ülkeye tam 36 yıl sonra yeni bir Altın Kupa hediye ettiği yer olacaktı.
İki Dakikada Değişen Senaryolar
Szymon Marciniak, ilk yarının son düdüğünü çalıp soyunma odasını işaret ettiğinde, Arjantinliler mutluydu.
Tarihte ilk kez kış aylarında ve Orta Doğu coğrafyasında düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası’nda rakipleri, son şampiyon Fransa’ydı.
Maç öncesi tahminlerin aksine ilk yarının mutlak hakimi Arjantin olmuştu. Angel Di Maria, futbol meleklerini kıskandıracak bir performansla takımı için 1 penaltı almış, bir de gol atmıştı.
Penaltıda topun başına geçen ve soğukkanlılıkla golünü atan Lionel Messi ise kariyerinin en büyük meydan okumasını gerçekleştirmek üzereydi.
İkinci yarıya da aynı özgüven ve 2-0’ın verdiği rahatlıkla çıkan Arjantin, karşısındaki son dünya şampiyonunu tamamen pasivize etmiş gözüküyordu. Bir sonraki günün gazeteleri manşetleri için Messi’ye yer ayırmaya başlamışlardı.
80’inci dakikada Szymon Marciniak’ın çaldığı düdük sanki o ana kadar uykuda olan tüm Fransızları uyandırmıştı. Uyanışın fitilini ateşleyen isim, 23 yaşında kişisel koleksiyonunda 1 Dünya Kupası bulunduran Kylian Mbappe olmuş ve PSG’den takım arkadaşı Messi gibi beyaz noktada hata yapmamıştı.
2-1, son 10 dakika için hala avantajlı bir skordu. Buna karşın 81’de Kylian Mbappe’nin 1 gol daha atmasıyla tüm hesaplar alt üst oldu. Messi’ye ayrılan manşetler, Mbappe tarafından tekrar dizayn edilmek üzereydi.
2 dakika içinde 2-0’dan 2-2’ye gelen maç, Arjantin ve Lionel Messi için birçok kabus senaryosunu akıllara getirdi. Zafer için hazırlanan kalemler, eleştiri oklarına dönmek için sivriliyordu:
“Bir büyük takım 2-0’dan maç verir mi?”
“Dünyanın en iyisi iddiasındaki bir adam buna nasıl engel olamadı?”
Yıldız Savaşları
Tarihin en sansasyonel Dünya Kupası finallerinden birinde Arjantin ve Fransa, şampiyonluk için 30 dakika daha mücadele edeceklerdi.
Gözler, dünya futbolunun geçmiş 15 yılına damgasını vurmuş Lionel Messi ve gelecek 15 yıla adını yazdırması beklenen Kylian Mbappe’nin üzerindeydi. Paris Saint Germain’in forvet hattında, sezon boyu birlikte mücadele eden ikili ülkelerinin turnuvadaki kaderini belirleyecekti.
Maradona’nın formasının ağırlığı, 15 yıldır büyüyerek gelen beklentiler… Lionel Messi için hayatının en önemli 30 dakikası başlıyordu. Arjantinli fenomen, 35 yaşındaydı ve bir Dünya Kupası için başka şansı olmayacaktı.
108’inci dakikada kale dibinde seken topa vurduğunda, Buenos Aires gol sesiyle sallandı. Uzatmalarda takımını öne geçiren kaptanın gözlerinde Altın Kupa’nın silüeti vardı.
Buna karşın tıpkı Arjantin’de olduğu gibi Fransa’da da 10 numaralı forma bir tılsım taşıyordu. Michel Platini, Laurent Blanc, Zinedine Zidane… Onların formasıyla finalde bir kez daha öne çıkması gereken Mbappe, 118’de yine penaltı noktasındaydı.
Mbappe topa doğru geldikten saniyeler sonra bu kez Paris sokaklarında karnaval havası hakimdi.
Mbappe ve Messi’nin yıldız savaşlarında sonucu, seri penaltılar belirleyecekti…
İki Bedende Tek Ruh
Gonzalo Montiel, kararlı adımlarla Hugo Lloris’in koruduğu kaleye giderken milyonlarca insan tarihi bir ana tanıklık ettiklerinin farkındaydı.
Montiel’in penaltı vuruşu, tıpkı Messi, Dybala ve Parades’inkiler gibi ağları bulmuştu. Buenos Aires sokaklarındaki sesler, 1986’dan sonra hiçbir zaman bu şekilde çıkmamıştı.
Messi hakkında o güne kadar yazılan bütün kitaplardan “ama bir Dünya Kupası yok” sözü siliniyordu. Diego Armando Maradona’dan daha fazlasını başaran Lionel Messi, şimdi onun sahip olduğu Dünya Kupası’nı da kazanmıştı.
GOAT tartışmalarının noktası konulurken, Lusail Stadyumu’na dev bir platform kuruluyordu. Messi’nin ve Arjantin’in nihayet bir Dünya Kupası kazanmış olması, 35 yıllık muazzam bir filmin destansı finali gibiydi.
Futbolu seven herkes, geride kalan 35 yılda 1.68 boyundaki Messi’nin oldukça sıradanmış gibi yaptığı olağanüstü şeylere tanık olmuştu. Maçtan sonra Messi belki de ilk kez kendi yaptığı bir şeyin “olağanüstü” olduğunu söylüyordu.
Arkadaşları, sevdikleri ve kendisini seven milyonlarla birlikte Altın Kupa’yı havaya kaldıran Messi; arkasında Diego Armando Maradona’nın silüetini bırakıyordu.
Lionel Messi, Dünya Kupası şampiyonu olmuştu.
Comments