Eskiden devre aralarında birer dilim portakal yemekle yetinilirdi, şimdi ilk yarının saha içi verileri analiz edilip ikinci yarıya onlar ışığında hazırlanılıyor. Top hakimiyeti, alan kullanımı, yerini bulan pas sayısı... Liste uzayıp gidiyor. Bu tür verilerin değerlendirmesi takımlara gerek maçlar gerekse idmanda büyük avantaj sağlıyor. Örneğin, kullanılan penaltının hangi köşeye gideceği artık bir kaleci için içgüdü meselesi değil, hesap-kitap meselesi. Takımlar artık milyonlarca veriyi analiz ederek çıkıyor sahaya. Bunun en güzel örneklerinden birisi bundan tam 12 yıl önce Rusya'nın Moskova kentinde Luzhniki Stadı'nda karşımıza çıkacaktı.
Manchster Unitde ile Chelsea’nin kapıştığı 2008 UEFA Şampiyonlar Lig’i Finali’ni hatırlarsınız. Normal süresi 1-1 biten maçta penaltı atışlarına geçilmiş ve bunun sonunda Manchester ekibi kupaya uzanmıştı. Ancak bu penaltı atışları sıradan penaltı atışlarından farklıydı.
Chelsea bir taktik uygulamaya çalışmış ancak başaramamıştı. Bu olayın çok ilginç perde arkasını sizlere aktaracağız.
Simon Kuper’in futbolun şifreleri kitabında yazdığı üzere Chıcago Üniversite’sinde yüksk lisans yapmakta olan Ignacıo Palacıos 1995 yılından itibaren penaltı atışlarının kaydını tutmaya başlar.
Bu çalışmasını ise 2003 yılında yayınlar.Ignacıo’nun bilen bir arkadaşı, o dönemde Şampiyonlar Ligi finaline çıkan Chelsea teknik direktörü olan Avram Grat ile tanışır. Sonrasında ise Ignacıo Grant’a, maçın penaltılara gitmesi ihitmaline karşı bir rapor sunar.
Bu raporda özellikle üzerinde durduğu bir kaç nokta vardır. Birincisi M.United kalecisi Van Der Sar, atıcının doğal köşesine yatmaya meyillidir. Yani sağ ayaklı atıcının sol tarafı, sol ayaklının ise sağ tarafıdır.
İkincisi Van Der Sar, yerden 1-1.5 m yükseklikteki penaltıları kurtarmaya daha yatkındır. Üçüncüsü C.Ronaldo topa koşarken durursa, %85 ihtimalle kalecini sağına doğru atış yapacaktır. Yalnız Ronaldo kalecinin önceden hareket ettiği bütün durumlarda Ronaldo penaltıyı gole çevirmiştir. İlk penaltıyı kullanan takımın kazanma ihtimali %60’tır.
Tekrar maça dönelim. Maç 1-1 biter ve penaltı atışlarına geçilir ve “ilk penaltıyı Manchester United kullanır.” Manchester United'lı ve Chelsea'li oyuncular ilk iki penaltı atışını gole çevirir. Ve Topun başına Cristiano Ronaldo geçer. Ronaldo topa yaklaşırken önce duraksar ve Peter Cech’i süzer. Ancak Cech dersine iyi çalışmıştır ve yerinden bir milim kıpırdamaz. Ardından kendi sağına yatarak penaltıyı kurtarır.
Bu esnada Chelsea’li oyuncular da dersine iyi çalışmış oldukları için hep kendilerine göre sağ köşeye, yerden veya havadan topu bırakırlar ve golü atarlar. Buna uymayan tek kişi ise Ashley Cole’dür. Kendisi doğal köşesine atmamış, yine sağ ayaklı arkadaşlarının vurduğu sağ köşeye yerden sert bir vuruş yapmıştır. Van Der Sar köşeyi bilse de bu sert topu çıkaramamıştır.
İşin ilginci Cole’un plana uymaması, golü atmasına rağmen dolaylı olarak kupanın kaybedilmesine sebeb olacaktır. Artık son penaltıya gelinmiştir. Terry topun başına gelir ve yine sağ ayakla kendisinin sağına topu bırakır ve Van Der Sar’ı ters köşeye yatırır. Ancak top direğe takılır ve penaltılar eşitlenir.
Sonrasında ise Anderson, Kalou ve Ryan Giggs penaltılarını gole çevirir ve durum 6-5 olur.
Yedinci penaltı atışını kullanmak üzere topun başına gelen Nicolas Anelka oldukça streslidir. Bu esnada Manchester United ekibi, Chelsea’nin penaltılarını belli bir sistematiğe göre kullandığını anlamıştır.
Görünüşe göre bütün penaltılarını kendilerine göre sağ köşeye atmaya karar vermişlerdir. Aslında sistem bu değildir. Ancak solak olan Cole, gerekeni yapmadığı için bütün penaltılar sağ köşeye atılmıştır. Dolayısıyla teoride yanlış olsa da, pratikte doğru sonuca ulaşmışlardır.
Bunun üzerine Anelka paniğe kapılır ve kendisine göre sol köşeye, tam da yerden 1-1.5 metre yüksekliğe vurur ve bumm! Van Der Sar penaltıyı kurtarır.
Böylece Manchester United kupayı müzesine götürür.
Yazar : Alper Öztop
Comments