Yazı: Alper Erdem
1999 yazında Barcelona ile Hertha Berlin’i karşı karşıya getiren hazırlık maçını izleyenler, hiç şüphesiz bu maçın oyunun sonraki 25 yılını böylesine etkileyebileceğini bilmiyorlardı.
Barcelona Teknik Direktörü Louis van Gaal, as oyuncularının ne durumda olduğunu yeterince gördükten sonra gözünü kulübeye çevirmişti. Yardımcısına küçük bir göz işareti yapması, 16 yaşındaki Basklı oyuncunun yerinden fırlamasına yetti.
1997 Temmuz’unda Katalan kulübünden içeri giren genç yıldız adayı, hayatını değiştiren bir değişikliğin eşiğinde çizgiyi geçmeden bekliyordu.
"İlk maçıma çıktığımda 16 yaşındaydım. İkinci yarıda Pep Guardiola'nın yerini almak için oyuna girdim."
Gerçekten de Mikel Arteta, Pep Guardiola’nın yerini almak için oyuna girmişti. O gün ve gelecekte…
İdolüyle Birlikte
“Guardiola ile 15 yaşındayken tanıştım. O benim idolümdü. Barcelona'da as takıma girmeye çalışırken taklit etmeye çalıştığım kişi oydu.”
Aslında Barcelona’nın San Sebastian’dan gelen bu genç adamı La Masia’ya almasının temel sebebi de tam olarak buydu. Kulüp, efsane oyuncusu Pep Guardiola’nın ardından onun yerine geçebilecek yeni gençler arıyordu.
Kendini tüm çocukluğu boyunca sokaklarda küçük bir Guardiola minyatürü gibi lanse eden Arteta, bu görev için biçilmiş kaftan gibi görünüyordu.
Buna karşın genç Arteta, idolü Guardiola’nın yerine girdiği Hertha Berlin maçından sonra çok fazla değerlendirilmedi. Üstelik Barcelona’nın bunun için çok geçerli iki sebebi vardı. Bu sebeplerden birinin adı Andres Iniesta, diğeri ise Xavi Hernandez’di.
Haliyle Mikel Arteta da her antrenmanda tıpkı Iniesta ve Xavi gibi hayranlıkla izlediği Pep Guardiola’dan uzağa düştü. Arteta, önce 1 sezonluğuna PSG’ye kiralandı. Ardından ise 2002 yazında Glasgow Rangers’a transfer oldu.
Mikel Arteta, Pep Guardiola’nın hayatına dokunması için yaklaşık 9 yıl bekleyecekti.
Arteta’nın Kaderine İlk Dokunuş
Pep Guardiola, 2006 yılında kariyerini Meksika’da sonlandırdığında bir Barcelona efsanesi olarak anılıyordu.
Kulübün kazandığı birçok şampiyonlukta imzası bulunan yıldız oyuncu, emekliliğinden 1 yıl sonra Barcelona B’nin başına geçti. Buradaki kariyeri de yalnızca 1 yıl sürdü ve Barcelona, Jose Mourinho ve kendisi arasındaki seçimde onu tercih ederek A takımı Guardiola’ya emanet etti.
Birçoklarına göre tarihin en dominant takımının yaratım aşamasında saha içindeki yeteneklerini fersah fersah kulübeye taşıyan Guardiola, Barcelona’dan yenilmesi imkansız görünen bir takım yarattı.
Pep Guardiola teknik direktör olarak efsanesini yaratırken Mikel Arteta da artık çok daha olgun bir oyuncu olmuş ve Everton’ın bayrak isimlerinden birine dönüşmüştü. Barcelona’dan sonra kariyerinde bir daha en üst seviyedeki takımlarda forma giyemeyen Arteta’ya bu fırsatı, eski takım arkadaşı ve idolü Pep Guardiola, dolaylı bir şekilde olsa da verdi.
2011/12 sezonunun başında Avrupa’nın en çok ses getiren transferlerinden biri gerçekleşti. Barcelona, teknik direktör Pep Guardiola’nın yoğun isteğiyle eski oyuncusu Cesc Fabregas için Arsenal’a 34 milyon € ödedi.
Arsenal ise Cesc Fabregas’ın boşluğunu nasıl dolduracağını düşünmeye başladı. Cevap aslında kendiliğinden geldi. Yıllar önce Pep Guardiola’nın yerini dolduramayacağı düşünüldüğü için Barcelona’dan ayrılan Mikel Arteta, şimdi Guardiola’nın kendisi için seçtiği oyuncunun yerini doldurabilirdi.
Sonuç olarak Cesc, Barselona’ya uçtu. Arteta ise Kuzey Londra’ya geldi ve belki de tüm geleceği geri dönülemeyecek şekilde değişti.
Karar 2012’de Verildi
Pep Guardiola’nın Mikel Arteta’yı teknik ekibine katma düşüncesinin ilk tohumu, 2012’de Barcelona ile Chelsea arasında oynanan UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finali öncesinde atıldı.
O dönemde Guardiola, vatandaşı ve eski takım arkadaşı Arteta’ya telefon açarak ondan Londra’daki komşusu hakkında bilgi istedi.
Mikel Arteta, idolüne oldukça doyurucu bir sunum hazırladı. Chelsea’nin bütün zayıf noktalarını Guardiola’ya en ince ayrıntısına kadar anlatan Arteta, gelecekte olacakların küçük bir provasını yaptıklarından elbette o günlerde haberdar değildi.
Barcelona, o sezon Chelsea’ye sürpriz bir şekilde elenmiş olsa da Pep Guardiola’nın aklında Mikel Arteta’yı teknik ekibine katma fikri uyanmıştı.
“30 yaşımdaydım ve Pep bana, ‘Belki İngiltere’ye gidebilirim. O zaman benim asistanım olur musun?’ dedi. Ona hala futbol oynadığımı ve bunun için erken olduğunu söyledim.”
Buna karşın Pep Guardiola, futbol dünyasında fikirlerinden kolay vazgeçmesiyle tanınan biri olmadığını birçok kez kanıtladı. Bu konuşmanın üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra Mikel Arteta için futbol sahasından kulübeye geçme zamanı gelmişti. Bayern Münih ile Arsenal arasında oynanan bir maçın ardından, ikili ayaküstü sohbet etmek için durdu.
“Güzel bir sohbetti. Konuşmanın sonunda bana, ‘İngiltere’ye gidersem seni de yanımda götüreceğim.’ dedi. Emekli olmaya karar verdiğimde onu arayıp ‘Teklifin hala geçerliyse geliyorum.’ dedim.”
Usta ve Çırak Buluştu
Pep Guardiola, 2016’de Manchester City’nin yeni teknik direktörü olarak açıklandığında Mikel Arteta da onun ekibinin bir parçası olarak duyuruldu.
Eski Arsenal kaptanı, idolünün yanına gelebilmek için iki önemli teklifi reddetmişti. Bunlardan biri, Arsenal Akademisi’nde çalışma fırsatını içeriyordu. Diğeri ise Kuzey Londra’daki ezeli rakip Tottenham’ın başında bulunan eski bir dosttan, Mauricio Pochettino’dan gelmişti. Buna karşın Mikel Arteta için her şey tartışılmayacak kadar netti. O, Pep Guardiola’nın yanına gidecek ve teknik direktörlüğü bizzat ondan öğrenecek ve sonradan bu deneyimi şu sözlerle anlatacaktı:
“Bir teknik direktör olarak Guardiola’dan çok şey öğrendim. Birlikte harika zamanlar geçirdik ve bazı zor anlar da yaşadık. Ancak onun yanındaki deneyim inanılmazdı."
2016-2019 yılları arasında Pep Guardiola ve Mikel Arteta ortaklığında Manchester City, Premier League’deki hakim güç olma yolunda hızla ilerledi. Sahne ışıklarının merkezinde Guardiola olsa da bizzat Katalan teknik direktör, Arteta’nın hakkını her zaman büyük bir alçakgönüllülükle teslim etti.
“Arteta, ilk günden itibaren bana çok yardımcı oldu. İnanılmaz bir iş ahlakı var ve durumları analiz edip çözüm bulma konusunda özel bir yeteneği var. İkimiz birlikte çalışırken belki de onun benden öğrendiğinden daha fazlasını ben ondan öğrendim.”
Mikel Arteta ise idolünün kendisi hakkında söylediklerinin altında hiçbir zaman kalmadı.
"Pep'in son 20 yılda futbolda sahip olduğu etkinin inanılmaz derecede büyük olduğunu düşünüyorum. Geçmişte Johan Cruyff’un yaptığı gibi oyunu değiştirdi, tarihe geçecek bir şey yaptı. Futbolculuğundaki oynama şekline, aklındakileri sahaya aktarma biçimine ve neler olup bittiğini kısa sürede anlayabilmesine hayran oldum. Guardiola, 18 yaşımdan beri benim ilham kaynağım.”
En Büyük Rakibini Yaratmak
Yaklaşık 2.5 sezonluk çalışma döneminin ardından Pep Guardiola ve Mikel Arteta’nın ayrılmasına sebep olan şey ise Premier League’deki dengeleri değiştirebilecek cinsten bir gelişmeydi.
Arsene Wenger döneminin ardından bir türlü istikrarı yakalayamayan Arsenal, eski kaptanını göreve çağırıyordu. O günlerde, bunun bir gün başlarına geleceğini çok iyi bildiğini ifade eden Pep Guardiola, “Onu aramıza almakla çok büyük akıllılık ettik. Şimdi diğerleri de onu istiyor, hiç şaşırmadım.” diyordu.
Eski yardımcısı Arsenal’ın başına geçtikten sonra, onun Kuzey Londra ekibine ne kadar bağlı olduğunu anlatan Guardiola, her seferinde eski dostunu övmeyi sürdürdü.
“Kime gol atarsak atalım çılgınlar gibi zıplayarak sevinirdi. Yalnızca Arsenal’a karşı attığımı gollerde sessizce yerinde oturuyordu. İşte o an, ‘bu adam bu kulübe aşık’ diye düşündüm. Buradan ayrılırken evine gittiğini biliyordum. O bir Arsenal taraftarıydı. Onların kaptanıydı ve kulübü çok seviyordu.”
Öte yandan Katalan teknik direktör, çok geçmeden aslında Arteta’yı Arsenal’a göndererek başlarına nasıl bir iş aldıklarını da açıkça itiraf etti ve Arsenal’ı birçok defa gelecekteki en büyük rakipleri olarak işaretledi.
"Kulüp onu desteklerse bu işi Mikel'den daha iyi yapacak kimse yoktur. Eşsiz bir şey yarattığı hissine kapılıyorum. Eğer kulüp tarafından yatırımla desteklenir ve istediği oyuncuları alırsa, gelecek yıllarda şampiyonluk adayı olabilirler.”
Mikel Arteta, akıl hocasını bu anlamda yanıltmamanın gururunu bu sezon yaşadı. Arsenal, ligin büyük bir bölümünü zirve hattında Manchester City’e yakalanmadan geçirdi. Buna karşın Pep Guardiola, eski yardımcısına karşı heybesinde hala birkaç numara daha olduğunu kanıtladı ve şampiyonluğa ulaştı.
Buna karşın Guardiola, neyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyor. Futbolculuğunda ona ilham vererek ve teknik direktörlüğe adımında ona yol göstererek kendisine rakip olabilecek en tehlikeli kişiyi yine kendi yaratmıştı.
Mikel Arteta’nın ise kaderi, 16 yaşında bir Hertha Berlin maçından beri belliydi: Guardiola’nın yerini almak…
Comments