Yazı: Batu Çakan
Arsenal, 1996-2018 arasında tam 22 yıl boyunca Arsene Wenger’e emanetti. Fransız menajer, Japonya’dan ayak bastığı Londra’da büyük değişim yarattı.
Kulübün çehresini değiştiren Wenger; daha önce görülmeyen antrenman teknikleri, alışılmadık beslenme planları ve kurallarıyla Arsenal’i kısa sürede Avrupa’nın en büyük takımlarından biri haline getirdi.
1.235 maç boyunca liderlik ettiği Kuzey Londra kulübünün müzesine tam 17 kupa koyan Arsene Wenger, 13 Mayıs 2018 itibariyle görevi bıraktı.
Çok Farklı Olabilirdi
Arsenal yönetimi; Wenger sonrasında takımı, Sevilla ile üç kez Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşamış, son olarak PSG’yi çalıştırmış olan İspanyol teknik direktör Unai Emery’e emanet etti.
2018/19 sezonuna Unai Emery ile giriş yapan Arsenal, hedeflerine tamamen ulaştığı bir sezon geçirmeye çok ama çok yaklaştı.
UEFA Avrupa Ligi’nde finale kadar yükselen Arsenal, Bakü’de oynanan finalde Chelsea’ye 4-1 mağlup oldu ve hem kupayı kazanamadı hem de Şampiyonlar Ligi vizesi alamadı.
Şampiyonlar Ligi için ligde de mücadelesini sürdüren Topçular, ligin son 5 maçına girerken 3.sıra için önemli bir adaydı.
Ancak Emery’nin takımı, son 5 haftada oynadığı maçlarda yalnızca 1 galibiyet alabildi. 3 kez yenilen ve 1 kez de berabere kalan Arsenal, ligi 5.sırada bitirdi. Mayıs 2019, Arsenal için hiç iyi geçmemişti.
Ertesi sezon tekrardan Avrupa Ligi’nde yer alan ve Premier League’de ilk 4’ü hedefleyen Arsenal, sezona istediği gibi başlayamadı.
İlk 13 maçta sadece 4 kez kazanabilen Kuzey Londra temsilcisi, son olarak iç sahada alınan 2-2’lik Southampton beraberliğinin ardından teknik direktör Unai Emery ile yolları ayırdı.
6 maç boyunca geçici teknik direktör olan görev yapan Freddie Ljungberg, görev süresi boyunca Mikel Arteta’nın sonraki menajer olacağının farkındaydı.
Manchester City’de Pep Guardiola’nın yardımcısı olan Mikel Arteta’nın artık teknik direktörlük zamanı gelmişti ve onun için daha güzel bir yer olamazdı.
Güven ve Şüphe
Mikel Arteta, eski bir Arsenal futbolcusu ve bu kulübün genlerine çok hâkim bir isimdi. Arteta ve Arsenal ismi yan yana geldiğinde bir uyum içerisinde oldukları ilk günden anlaşıldı.
Doğrusunu söylemek gerekirse Arsenal yönetimi ve taraftarı Arteta’ya çok doğru yaklaştı. Kimse onun elinde sihirli bir değnek olduğunu düşünmedi. Takımın bulunduğu çukurdan zamanla çıkmasını umut ettiler.
Arteta gelir gelmez yavaş yavaş kadroyu istediği şekle sokmaya başladı. Bukayo Saka ve Eddie Nketiah gibi gençleri kadroya monte etti.
İlk sezonda Premier League’i 8.sırada tamamlayan Arsenal, büyük bir bölümü pandemi sonrası oynanan FA Cup’ta zafere ulaştı. Arteta, henüz 6.ayında takımla bir kupa kazanmıştı ve gelecek için umut veriyordu.
Gabriel Martinelli ve Emile Smith Rowe gibi gençler kadroya eklemlenmeye devam ediyor ve takım gitgide gençleşiyordu. Aynı zamanda Gabriel ve Partey gibi doğru hamleler yapılarak kadro kalitesi yükseltiliyordu.
2020/21 sezonundan itibaren Mikel Arteta’nın kulüpte yaptığı değişiklikler saha dışına da çıkmaya başladı. Belki de bu değişiklikler, Arteta’yı takımda tutan faktör olmuştu.
Zaman zaman taraftarlardan tepkiler yükseliyordu fakat tribünlerin boş olması takımı kendiyle baş başa bırakıyor, tepkilerden biraz uzak tutuyordu.
Çünkü Arsenal sportif olarak geçen sezondan farklı değildi. Ligde gösterilen dalgalı performans, onları yalnızca 8.sıraya koydu. Avrupa Ligi’nde ise eski teknik direktör Unai Emery’nin Villarreal’ine yarı finalde elendiler.
Güçlü Bağlar ve Başarı
İşte kameraların sonradan fark edeceği “aile ortamı” tam bu zamanlarda ortaya çıkmaya başladı. Arteta takımı birbirine bağlamanın ve oyuncuları ortak bir hedefte toplamanın planını çok iyi yapmıştı ve tüm sezon boyunca sakince uyguladı.
Arteta ilk geldiğinde Arsenal’de antrenmanlar tam saatinde başlamazdı çünkü birçok oyuncu antrenmana geç kalırdı. İspanyol çalıştırıcı, geldiği ilk günden itibaren bu duruma çok ağır cezalar vermeye başladı ve bu sorunu çözdü.
Kadrodaki yabancı futbolcuların yalnızlık sorunu, uzun zamandır dile getirilen bir sorundu. Eski bir futbolcu olan ve aynı dönemlerden geçen Arteta, ekibiyle birlikte bu sorunu olabilecek en içten şekilde çözdü.
Arsenal tesislerine zaman zaman oyunculara haber vermeden bir ülkenin mutfağına dair yemekler yapılırdı ve o gün, o ülkenin günü olurdu. Arteta kadrodaki oyuncuların mutluluğunu sağlamayı biliyordu.
Birçok Brezilyalı futbolcunun kadroda olduğunu bilen Arteta, yine oyunculara haber vermeden bazı günlerde tesis çalışanlarına sarı-yeşil kıyafetler giydirdi ve Brezilyalı oyuncularının biraz olsun evinde hissetmelerini sağladı.
Arteta, kulübü yeniden yeşerttiğini oyunculara hissettirmişti. Hatta 2020’de göreve getirdiği iki yardımcı antrenör Carlos Cuesta ve Miguel Molina, 30 yaşın altındaydı. Yeni bir yapı kurulduğu çok açıktı.
Bu eğlenceli ruhunun yanında hiçbir zaman disiplini eksik etmeyen Arteta, kurallarına gerçekten çok bağlı bir isimdi. Ne zaman gülmesi ve ne zaman ciddi olması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Geçen sezonun başından itibaren bir takım olarak vakit geçiren Arsenal’da eskiden ayrı gruplar halinde yenen yemekler artık takım olarak yeniyor.
Tüm kadro, bu ailenin bir parçası olmaktan zevk alıyor ve bütün oyuncular bu takımda öne çıkmak için çok çalışıyor.
Özel Bir İş
Yapılan isabetli transferler ve tabii ki Arteta’nın taktiksel zekası, geçen sezonun sonundan itibaren (ve özellikle bu sezon) etkisini göstermeye başladı.
2021/22 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ni son haftada kaçıran Arsenal, bu kez moral bozukluğu yaşamadan yeni sezona hazırlandı. Sezon başında ilk 4’te yer almak çok doğru bir hedefmiş gibi gözükse de onlar çok daha büyük hedeflere sahipler.
Arteta ve ekibi, bu sezon Premier League’de 25 maçta topladığı 60 puanla ligin zirvesinde yer alıyor. Şampiyon olsalar da olmasalar da çok büyük bir iş başardıkları çok açık.
Mikel Arteta’nın eski takım arkadaşı ve vatandaşı Cesc Fabregas, Arsenal’deki havayı şu şekilde açıklıyor:
“Her şey o kadar değişti ki, bu değişimlerin %95’i Mikel Arteta sayesinde. Kulübün algısı değişti. Kulübün zihniyetini değiştirdi."
Arteta’nın eski patronu Arsene Wenger ise onun külübün değerlerini bilen biri olduğunun farkında:
"Kulübün değerlerini tanımlamanız gerekir. Mikel Arteta'nın kulübün değerleri konusunda çok bilinçli olduğunu düşünüyorum çünkü o da Arsenal'de eğitim gördü, takımlarımın kaptanıydı ve değerleri geri getirmek istedi.”
Ancak konuyu belki de en iyi şekilde yine Mikel Arteta’nın kendisi açıklıyor:
"Doğru kültüre sahip değilseniz, zor zamanlarda sallanırsınız.”
Arsenal artık çok doğru bir kültüre sahip. Mikel Arteta ve ekibi birkaç kupadan çok daha büyük işler başardı…
Comments