Premier League Tarihinin En İyi 100 Oyuncusu
top of page

Premier League Tarihinin En İyi 100 Oyuncusu

Güncelleme tarihi: 15 Kas 2023


Premier League tarihinin en iyi oyuncuları listenizde kimler var? Hepimiz bu konuda dolgun bir liste çıkarabiliriz.


Bu lig bize Sir Alex Ferguson’ı, Kevin Keegan’ı ve Arsene Wenger'ı verdi. Kaosu, sihri ve Mike Dean'i verdi. Bize Yüzyılın Takımı’nı (2017-18 sezonunda 100 puan barajını aşan Manchester City), Yenilmezler’i (2003-04 sezonunda Premier League’i namağlup kazanan Arsenal) ve üç kupalı şampiyonları (1998-99 sezonu Manchester United, 2022-23 sezonu Manchester City) izletti. Futbolda, oyunun “dâhilerinin ve delilerinin” adlarını tarihe kazımak için bu denli akın akın geldikleri başka hiçbir lig yok.


28 yıldır, inanılmaz anlara şahit olduk ve gelmiş geçmiş olan en büyük oyuncuların büyük kısmını bu ligde izledik.


Burada FourFourTwo olarak, Premier Leauge'de - yani 1992'den bu yana İngiltere'nin en üst liginde – boy gösteren en iyi 100 futbolcuyu, bıraktıkları etkiye göre sıralamaya karar verdik. Bu liste, oyuncuların yeteneklerinin, statülerinin ve yıllar içinde bize yaşattıkları anların harmanlanmış bir hali…



100. Peter Crouch


Aston Villa, Southampton, Liverpool, Portsmouth, Tottenham Hotspur, Stoke City, Burnley


Crouch, her zaman Premier League'in en olağandışı oyuncularından biri olarak kalacak. 2.01 metre boyunda olan ve etkileyici gol rakamlarına sahip olan Crouch, kariyerinin başlarında Aston Villa ve Southampton gibi takımlarda forma giydi ve ilerleyen dönemde de Liverpool ve Tottenham, bu sıradışı ismin yeteneklerine ve cazibesine karşı koyamadı. İngiltere milli takımında da boy gösteren Crouch'un bu denli uzun boyuyla bu kadar çok sayıda röveşata golü atabilmesi hâlâ akıl alır gibi değil.


EN ÖNEMLİ AN: Sağ ayak, sol ayak, kafa: Crouch'un Anfield'daki mükemmel hat-trick'i (aynı zamanda oyuncunun kariyerindeki tek hat-trick). İngiliz santrforun bu performansı, Mart 2007'de Liverpool'u Arsenal'e karşı 4-1'lik galibiyete taşımıştı.


99. Andrei Kanchelskis


Manchester United, Everton, Manchester City, Southampton


Alex Ferguson'ın hızlı ve yetenekli kanat oyuncularına olan ilgisinin, Kanchelskis'in Shakhtar Donetsk'ten 650.000 sterlinlik transferiyle başladığını söylemek mümkün. Süratli Rus oyuncu, 1993 yılından sonra United’ın ardı ardına Premier League şampiyonlukları kazanmasına katkıda bulundu, ancak hocasıyla yaşadığı büyük anlaşmazlığın önüne geçemedi. Sonrasında Everton'da bir kült kahraman haline geldi ve ilerleyen süreçte de Manchester City ile Southampton'da kısa süreliğine forma giydi.


EN ÖNEMLİ AN: Kasım 1994'te Manchester City'ye karşı kaydettiği hat-trick ve bir yıl sonra Anfield'da Everton formasıyla attığı iki gol. Andrei, derbilere bayılırdı.


98. Brad Friedel


Liverpool, Blackburn Rovers, Aston Villa, Tottenham Hotspur


Amerikan file bekçisi, en fazla art arda Premier League maçına çıkma rekorunu elinde tutuyor. Ağustos 2004 ile Ekim 2012 arasında Friedel, art arda 310 maç oynadı - bu süreçte sekiz yıl, altı teknik direktör ve üç kulüp geride kaldı. Friedel yalnızca iyi bir kaleci değil, aynı zamanda iyi bir iletişimci ve lider.


EN ÖNEMLİ AN: Friedel, Şubat 2004'te Charlton Athletic'e karşı Blackburn lehine 90. dakikada eşitliği getiren golü attı... ancak Charlton daha sonra bir gol atarak Friedel’in mucizevi golünün önüne geçmişti.


97. Pepe Reina


Liverpool, Aston Villa


2005'te Villarreal'den transferi sonrasında Liverpool menajeri Rafael Benitez tarafından 'İspanya'nın en iyi kalecisi' olarak karşılanan Reina'nın ilk görevi, Şampiyonlar Ligi finali efsanesi Jerzy Dudek'i devirmekti. Ama bu pek adil bir yarışma değildi: Reina hemen 1 numaralı formayı kaparak, Liverpool için 285 Premier League maçında 134 kez kalesini gole kapatmayı başarmıştı, bu performans Reina’ya üst üste üç sezon boyunca Altın Eldiven ödülünü kazandırmıştı.


EN ÖNEMLİ AN: Premier League’deki ilk ama çok başarılı sezonunda Liverpool'un birbirini takip eden maçlardaki gol yememe rekorunu (sekiz maç) kırması.


96. Steve Bruce


Manchester United


Bruce'un 90'ların başındaki Manchester United'a katkıları çok daha büyük bir övgüyü hak ediyor. Gary Pallister ile sağlam bir savunma ortaklığı kuran İngiliz savunmacı, Premier League’in kurulduğu ilk dört yılda üç şampiyonluk kazanan United’ın önemli oyuncularından biriydi.


EN ÖNEMLİ AN: Bruce'un iki golüyle gelen galibiyet - 86. ve 96. dakikalarda muhteşem kafa golleri kaydeden Bruce, Nisan 1993'te Sheffield Wednesday karşısında United'a efsanevi bir 2-1’lik galibiyet kazandırmıştı. Bunula birlikte Ferguson’ın öğrencileri, o sezon şampiyonluğu iki maç öncesinden garantilemeyi başarmıştı.


95. Emile Heskey


Leicester City, Liverpool, Birmingham City, Wigan Athletic, Aston Villa


Heskey'nin 110 Premier League golü, onu tüm zamanların en çok gol atanları listesinde 23. sıraya yerleştiriyor, ancak Leicesterlı golcü her zaman bu istatistiklerden çok daha fazlasına sahipti.


Heskey’nin özel bir oyuncu olması, doğuştan gelen gol atma yeteneğinden ziyade oyuncunun uzun süreli ve çok istikrarlı bir kariyere sahip olmasıyla alakalıydı (Sadece altı oyuncu Heskey'nin 516 Premier League maçına çıkma istatistiğini geçebildi.). Ancak Heskey, tabii ki her bir golünü durmaksızın çalışmaya dayanan karakteri ve fedakar tarzı sayesinde atmayı başarmıştı.

2002'de eski FIFA Dünya Oyuncusu Rivaldo şunları söylemişti: ''Heskey, bazı İngiliz taraftarlar tarafından ağır eleştirilmiş olabilir, ama ben öyle görmüyorum. Barcelona’da birkaç kez onunla rakip olarak oynadım ve ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu fark ettim. Bana hangi İngiliz'in benim takımımda, yani Brezilya'da oynamayı başarabileceğini sorsanız, Heskey derim.''


EN ÖNEMLİ AN: Heskey'in Leicester için Kasım 1999'da Coventry'ye attığı harika gol, Heskey'in repertuarındaki en iyi goldü: muazzam göğüs kontrolü, ardından harika bir bitiriş.


94. Jamie Carragher


Liverpool


“Bayrak adam” Carragher, kariyerinin başlarında ihtiyaç duyulan her bir pozisyonda oynamış ancak Rafael Benitez'in yönetimi altındaysa kalıcı bir şekilde stoper olarak takımda kendisine yer bulmuştu. Güçlü liderliği, Carragher’ı 17 yıl boyunca Anfield'ın değişmez isimlerinden biri haline getirdi. Didier Drogba: “Carra, agresiflik açısından karşılaştığım en zorlu rakipti.” demişti.


EN ÖNEMLİ AN: 18 yaşındaki Carra, Ocak 1997'de Aston Villa'ya karşı Liverpool’daki ilk maçına çıkmış ve orta saha olarak oynadığı bu maçta 3-0'lık galibiyetin açılış golünü atmıştı.


93. James Milner


Leeds United, Newcastle United, Aston Villa, Manchester City, Liverpool, Brighton


Milner, bir düzine oyuncunun kariyeri boyunca yaşayabileceği başarıyı ve farklı durumu tek başına yaşamayı başardı. Premier League tarihinin en genç gol atan oyuncusu oldu, Newcastle'da Sir Bobby Robson yönetiminde kanatta oynayan bir futbolcu oldu, Aston Villa'da da skorer bir oyuncu oldu. Şimdi 30'larının sonlarına yaklaşan Milner, Brighton'ın çok yönlü jokerliğini ve liderliğini üstleniyor. Ayrıca İngiliz oyuncu Premier Leauge’de en çok maça çıkan oyuncu ünvanını da gözüne kestirmiş gibi görünüyor.


EN ÖNEMLİ AN: Evet, Milner Premier League’de üç kez şampiyon oldu, ama 2002'deki o golü (16 yaşında, 356 günlükken) bu başarılarla dolu kariyerde gerçekten ayrı bir yere sahip.


92. Kasper Schmeichel


Manchester City, Leicester City


Bir efsanenin oğlu olmak, Schmeichel'a çok fazla avantaj sağlamadı. Manchester City yedek kulübesinden çıkarak kariyer basamaklarında kendi çabasıyla yükselmek zorunda kaldı ve nihayet 2014'te Leicester ile Premier League’e ulaştı. Sonra takımının bu seviyede kalıcı olmasına yardımcı oldu ve ilerleyen süreçte hepimizin malumu olan o sezonda, efsanevi bir şekilde şampiyon oldular. 34 yaşındaki oyuncu, Leicester'ın sembol isimlerinden biri haline geldi.


EN ÖNEMLİ AN: 2015/16 sezonunun sonlarına doğru, herkesin mucizenin gerçekleşeceğine inanmaya başladığı anda gelen beş maç üst üste gol yememe serisi.


91. Dion Dublin


Manchester United, Coventry City, Aston Villa


Dublin, Premier League’de geçirdiği her sezonunda derin bir etki yarattı. 90'ların Premier League’inde uzun bacakları, roket gibi şutları ve bitmek bilmeyen enerjisiyle izleyenlerin gönlünde taht kurdu. Eğer bu yeterli değilse, Dublin bir zamanlar aktör Jason Statham'la birlikte yaşadı, kendi perküsyon enstrümanını (The Dube) icat etti ve şimdi başarılı bir şekilde Homes Under the Hammer programını sunuyor. Dion, sana selam duruyoruz.


EN ÖNEMLİ AN: Aralık 1995'te Sheffield Wednesday karşısında Coventry formasıyla kaydettiği hat-trick, Dublin'in kendini İngiliz futbolunun önde gelen golcülerinden biri olarak göstermeye başladığı döneme tekabül ediyor."


90. Gilberto Silva


Arsenal


Arsene Wenger, Arsenal'de güzel futbolun katedralini inşa etti ve bu katedralde onun mimarları, kadife bilekli hücum oyuncularıydı. Ama onların arkasında Gilberto oturuyordu: süpürge gibi onların arkasını temizleyen, savaşan ve zarif Arsenal takımında güçlü bir kalkan görevi gören “görünmez duvar”. Gilberto Silva’nın bu gösterişsiz katkısı, Arsenal'in temelini oluşturuyordu: Yenilmezler’in kadife bilekli forvetleri, hücumdaki rahatlıklarını bu top kapma ustasına borçluydu.


EN ÖNEMLİ AN: 2003/04 sezonunda yenilgisiz kalmak takımın bir başarısıydı, ama Aralık 2006'da Emirates Stadyumu'nda oynanan ilk Kuzey Londra derbisinde galibiyeti getiren gollerden ikisi Gilberto'ya aitti.


89. Steve McManaman


Liverpool, Manchester City


Nadir olarak, bir takımın en yetenekli oyuncusu aynı zamanda en çalışkanı da olur, ancak McManaman bu konuda bir istisnaydı. Güçlü koşularıyla neredeyse Anfield çimlerini yakacak gibiydi ve Liverpool oyununun büyük bir kısmı ona bağlıydı 1999'da Real Madrid'e gitmek üzere ayrıldığında El Macca olarak anılmaya başlandı, istikrarı, yeteneği ve kararlılığıyla '90'ların Liverpool'uyla ilgili pozitif her şeyi temsil etti.


EN ÖNEMLİ AN: Kasım 1997'de Arsenal'e karşı attığı kavisli gol (o sezon attığı 11 golün biri), McManaman’ın özgüveninin de bir göstergesi gibiydi.


88. Fernandinho


Manchester City


Brezilyalı orta saha oyuncusu; pozisyon bilgisini, paslarını ve taktiksel farkındalığını geliştirerek Manchester City için vazgeçilmez hale geldi. 2017/18 zaferine doğru giderken Pep Guardiola, Fernandinho için "Başardığımız hiçbir şey, o olmadan mümkün olmazdı," demişti.


EN ÖNEMLİ AN: City, Ocak ayındaki Liverpool galibiyetiyle 2018/19 şampiyonluğunu bir puan farkla Kırmızılar’dan kaptı. Fernandinho, bu maçta sakatlıktan yeni dönmüştü ve 2-1'lik bu unutulmaz maçta olağanüstü bir performans göstermişti, bu zafer en ince detaylarla kazanılmıştı."


87. Kevin Phillips


Sunderland, Southampton, Aston Villa, Birmingham City, Crystal Palace


Southampton’da genç bir oyuncu olan Phillips, Alan Shearer'ın kramponlarını temizlerdi. 2000 yılına gelindiğinde, bu ikili Sunderland ve Newcastle formalarıyla karşı karşıya geldi ve Phillips, Premier League Altın Ayakkabı ödülünü kazandı. Aslında, Phillips ilk Premier League sezonunda takımı ligi yedinci sırada tamamlarken Avrupa'daki herkesi geride bırakmış ve Avrupa Altın Ayakkabı ödülünü kazanan tek İngiliz olmayı başarmıştı.


Southampton, onu £3.25m karşılığında güney sahilinde geri getirmek için hamle yaptı ve Phillips burada James Beattie ile güçlü bir ikili oldu. Beattie Everton'a transfer olduğunda, Phillips yanında hızlı bir hücum oyuncusuna sahip değildi 2004-05'te yeniden küme düştü. Sekiz kez İngiltere Milli Takımı'nda yer alan oyuncu, Aston Villa ve Birmingham'da kısa dönemler geçirdi ve 2013 yılının sonlarına gelindiğinde 40 yaşında olmasına rağmen hâlâ Crystal Palace için yedek kulübesinden gelerek süre alıyordu, sonunda yine Championship'e geri dönmek zorunda kalmıştı.


EN ÖNEMLİ AN: Chelsea'ye karşı 4-1'lik galibiyette attığı nefis şut.


86. Stan Claymore


Crystal Palace, Nottingham Forest, Liverpool, Aston Villa, Leicester City, Bradford City


1994/95 sezonundaki Stan, atletizm ve ölümcül yetenek kombinasyonuyla Premier League’de kasırga gibi esiyordu. Nottingham Forest, Premier League’e döndüğü sezon üçüncü sırada yer alarak, haksız rekabet haline gelen santrforları sayesinde UEFA Kupası'na katılma hakkı kazanmıştı. Taraftarlar daha önce Teddy Sheringham ve Nigel Clough gibi oyuncuları izlemişti, ama hiçbiri zirve dönemdeki Collymore gibi heyecan vermemişti. Sahada yapamayacağı pek bir şey yoktu.


EN ÖNEMLİ AN: Newcastle maçından başkasına bakmanıza gerek yok. İlk gol için Fowler'a asist yaptıktan sonra Collymore iki gol birden attı.


85. Romelu Lukaku


Chelsea, West Bromwich Albion, Everton, Manchester United


Gelecekteki tarihçiler, Lukaku'nun kariyerini özetlemekte zorlanabilirler. Belçikalı, Old Trafford'daki döneminde genellikle mutsuzdu, hem Everton'da hem de West Brom'da geçirdiği dönemler ise etkileyiciydi. Sonuç olarak, Lukaku’nun istatistikleri (252 maçta 113 gol) kendi adına konuşuyor. Sadece 24 yaşındayken Premier League'de yüz gol barajını aşan en genç yabancı oyuncu olan Lukaku, bu ünvanını korumaya devam ediyor.


EN ÖNEMLİ AN: Alex Ferguson'ın United teknik direktörü olarak görev yaptığı son maçında oyuna sonradan giren Lukaku, West Brom'u 5-5 berabere biten bir maçta mükemmel bir hat-trick yapmıştı."


84. Marc Overmars


Arsenal


1997 yazında Ajax'tan transfer olan süratli Hollandalı oyuncunun Arsenal formasıyla patlama yapması biraz zaman aldı, ama Overmars bundan sonra gelen çifte kupalı sezonunda hayati rol oynamıştı. Yetenekli kanat oyuncusu, en büyük anlarda kritik goller atmayı başarıyordu. Bunlardan biri, Arsene Wenger'ın ekibinin Everton'a karşı oynadığı ve şampiyonluğu garantilediği maçta iki gol atmaktı.


EN ÖNEMLİ AN: Mart 1998'de Old Trafford'da düzgün bir vuruşla attığı gol, Arsenal'in Manchester United'a karşı dokuz puanlık (ve üç maçlık) bir farkı kapatması için fitili ateşlemişti.


83. Juninho


Middlesbrough


Juninho, Boro’yu o kadar seviyordu ki üç kez takımına imza atmıştı: İlki Ekim 1995’te Brezilya’dan gerçekleşmiş ve bunu 1999 ve 2002’deki imzalar takip etmişti. Her dönüşünde yıldızı biraz solmuş olabilir, ama ilk döneminde Bryan Robson'ın orta sahasında yaptığı ince işler, onu Britanya futbolunun en sevilen ithalatlarından biri kılıyor.


EN ÖNEMLİ AN: 1996-97 sezonunda FWA (İngiliz Futbol Yazarları Derneği) Yılın Oyuncusu ödülünde Gianfranco Zola'nın ardından ikinci olması, Juninho'nun kalitesinin bir göstergesiydi.


82. Tim Cahill


Everton


Cahill, Premier League’de tüm zamanların en büyük fırsat transferlerinden biridir. 2004 yılında sadece £1.5m karşılığında Everton, golcülüğüyle ve hava toplarındaki etkinliğiyle fark yaratan bir oyuncuyu sekiz sezonluğuna bünyesine katmıştı. Avustralyalı oyuncu, 226 lig maçında oynamış, bu süreçte dört maçta bir gol atma oranını yakalamış ve Goodison Park'ta en çok sevilen figürlerden biri haline gelmeyi başarmıştı.


EN ÖNEMLİ AN: II. Dünya Savaşı sonrasında Everton formasıyla Merseyside derbilerinde daha fazla lig golü atan başka bir oyuncu bulunmuyor(beş gol). Ocak 2009'da Anfield'da attığı son dakika golü, Everton'ın ligi beşinci sırada tamamlanmasına giden yolda önemli bir beraberliği getirmişti.


81. David Batty


Leeds United, Blackburn Rovers, Newcastle United


Elland Road’a bir genç olarak geldiğinde Batty’den, efsanevi orta saha oyuncusu Billy Bremner’ın yerini alması bekleniyordu. Betty, tıpkı onun gibi mücadeleci bir oyuncuydu. 1992 yılında sezon öncesi oynanan Makita Turnuvası maçında, Roberto Mancini’nin de oynadığı Sampdoria takımına adeta dayak atmış ve bunu suratındaki sinsi gülümsemeyle yapmıştı.


Batty, Blackburn'de Tim Sherwood ile sağlam bir orta saha ortaklığı kurarak 1993/94 sezonunda gelen ikincilikte pay sahibi oldu, ancak ardından kırılan ayağı yüzünden mucizevi geçen sonraki sezon sahalardan uzak kaldı. Orta saha oyuncusu, sadece beş kez sahaya çıktığı için şampiyonluk madalyasını reddetti. Newcastle'a transfer oldu ve ardından Leeds'e zafer dolu bir dönüş yaptı.


80. Robbie Keane


Coventry City, Leeds United, Tottenham Hotspur, Liverpool, West Ham United, Aston Villa


126 Premier League golü atan Keane, gollerinden sonra yaptığı ünlü takla hareketiyle tanınır. Ayrıca İrlandalı golcü, ilk Tottenham döneminde üst üste altı sezon çift haneli gol sayısına ulaşmıştır. Edgar Davids’in de deneyimlediği gibi Keane, aynı zamanda sert bir oyuncuydu. Antrenmanda yaşanan bir olayı anlatan Jamie O’Hara: “Bum, bir hamleyle yere yığılmıştı. Sonra Davids kendine geldi ve yürüyerek çıktı.”


EN ÖNEMLİ AN: 1999'da Britanya'nın en pahalı genç oyuncusu olan Keane, Coventry için ilk maçında iki gol atmış ve Derby'nin savunmacısı Jacob Laursen'ini adeta ipe dizmişti.


79. Freddie Ljunberg


Arsenal, West Ham United


Robert Pires sol kanatta Arsenal için zarif ve narin bir oyuncu olarak öne çıkarken, Ljungberg için böyle konuşmak pek mümkün değildi. İsveçli oyuncu cesurdu, kavgacıydı ve sıkça stoperlerin dikkatinden kaçarak önemli goller atmayı başarırdı. Arsenal’ın hırçın hücumcusu Freddie sayesinde bir neslin çocukları saçını pembeye boyatmıştı.


EN ÖNEMLİ AN: Pires'ın sakatlığı, Ljungberg'i 2001/02 sezonunun son dönemlerinde sol kanada çekmek zorunda bıraktı, ancak o altı gol atmayı başardı ve Sylvain Wiltord'un şampiyonluğu getiren golünü atmasına ve Old Trafford'da şampiyonluğun kazanılmasına katkıda bulundu.”


78. Roberto Firmino


Liverpool


Firmino, bir dönem umut vaat eden ancak bir türlü istikrar yakalayamayan bir ofansif orta saha oyuncusuydu. Daha sonra Jurgen Klopp ile yolları kesişti ve Brezilyalı yıldız sahte doksan numara rolünü mükemmel bir şekilde oynamayı başardı. Şimdilerde Firmino, pozisyon bilgisi ve oyun görüşüyle geleneksel hücum oyuncuları için (hatta Harry Kane’i de buraya dahil etmek mümkün) yetenek setlerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda bir örnek haline geldi.


Klopp, Brezilyalı için: "Firmino’nun tüm yeteneklerini saymam gerekirse gerçekten çok mahcup olurum" demişti.


EN ÖNEMLİ AN: Liverpool'un Şubat 2020'de Southampton'ı 4-0 yendiği maçta, Firmino üç farklı oyuncuya üç asist yaparak kendi oyununu belki de en iyi şekilde sahnelemeyi başarmıştı.


77. Michael Essien


Chelsea


Essien, 25-30 metre mesafelerden durdurulması güç şutlar çeker, orta sahada dur durak bilmeden koşar veya sert ikili mücadelelere girer ve tüm bunları en üst düzeyde bir özveriyle yaptı. Ganalı oyuncu, oyunu az sayıdaki oyuncunun yapabildiği seviyede okuyabiliyordu ve Stamford Bridge'deki sekiz sezonunda Jose Mourinho ve Carlo Ancelotti için önemli bir oyuncu olmayı başarmıştı.


EN ÖNEMLİN AN: Essien'ın Aralık 2006'da Arsenal'a karşı attığı muazzam gol, gücü güzellikle birleştirmişti.


76. Gary Speed


Leeds United, Everton, Newcastle United, Bolton Wanderers


Gary Speed, uzun ve sağlam kariyeri boyunca Premier League’in istikrarlı ve güvenilir orta saha oyuncularından biriydi. İngiltere'nin en üst ligi olan Premier League'deki döneminde Leeds, Everton, Newcastle ve Bolton takımlarında kritik bir parçaydı. Ayrıca doğuştan lider ve futbol dünyasında ilham verici bir figürdü. Otuzlarının sonlarına kadar hızlı tempolu bir ligde üst düzey futbol oynaması, güçlü fiziksel kondisyon ve profesyonellik seviyelerini gösteriyordu.


EN ÖNEMLİ AN: Kasım 1996'da Everton, Goodison Park'ta Southampton'ı 7-1 mağlup etti ve Speed kariyerindeki tek hat-trick'i yaptı. O gün, durdurulamazdı ve o sezon Everton'da sezonun oyuncusu seçildi.


75. Jurgen Klinsmann


Tottenham Hotspur


Gol atmak için kurulan bir Ossie Ardiles takımında, Klinsmann başarılı oldu. FourFourTwo’ya açıklamalarda bulunduğunda: “Beş hücum oyuncusuyla oynamak hiç de saçma değildi. Çok eğlendim ve hala düşünüyorum ki eğer defansif olarak daha istikrarlı olsaydık ve arkada bu kadar çok bireysel hata yapmasaydık, bu sistemi oynayabilirdik.” demişti.


EN ÖNEMLİ AN: Doğal olarak Premier League’deki ilk maçında golle tanıştı: Hillsborough'da imza gollerinden bir kafa golü attı, ardından şimdi efsane olarak anılan dalış kutlamasıyla sevincini yaşadı.


74. Patrice Evra


Manchester United, West Ham United


Alex Ferguson, 2013 otobiyografisinde: “Uygun bir bek oyuncusu bulmak, nadir bulunan bir kuşu aramak gibidir.” demişti. Sir, Evra'da aradığını buldu. “Hızlıydı, mükemmel teknik yeteneklere sahipti ve güçlü bir kişiliği vardı,” diye özetlemişti Fergie. Manchester United, 2006'da Fransız oyuncu için Monaco'ya sadece £5.5m ödedi ve karşılığında sekiz yıldan fazla süreyle harika bir futbolcuya sahip oldu.


EN ÖNEMLİ AN: İlk maçında devre arasında oyundan alındıktan sonra toparlanmak güçtür. Ama o direndi ve o yılın ilerleyen dönemlerinde Everton'a karşı harika bir gol ve bir asistlik bir performans gösterdi.


73. Sami Hyypia


Liverpool


1999'da Hollanda ekibi Willem II'den £2.6m karşılığında Liverpool'a transfer edilen Hyppia, o dönem manşetleri süslememişti. Ancak bu stoper, hızla Gerard Houllier'nin ekibini farklı bir takıma dönüştürmüştü: 1998/99 sezonunda 49 gol yiyen takım, sonraki üç lig sezonunun ikisinde sadece 30 gol yedi. Jamie Carragher, FourFourTwo’ya “O kadar istikrarlıydı ki, kötü bir maç çıkardığında şok olurduk.” demişti.


EN ÖNEMLİ AN: Kop Tribünü’nün, Mayıs 2009'da Fin oyuncunun son Liverpool maçı için yaptığı veda, Hyppia’nın hizmetlerini onurlandırmak için az bile kalıyordu.


72. David de Gea


Manchester United


2011'de Alex Ferguson, Schalke'nin dev kalecisi Manuel Neuer'in peşindeydi, ancak United'ın kaleci antrenörü Eric Steele, genç De Gea'nın daha sağlam bir seçenek olduğuna inanıyordu.

“Üç yıl içinde daha iyi olacak” demişti. Sallantılı bir başlangıcın ardından, De Gea dünya çapında bir kaleci haline geldi ve yıllarca zor durumda olan Kırmızı Şeytanlar'ın ayağa kalkmasında pay sahibi oldu. 2013/14 sezonundan itibaren beş sezonun dördünde sezonun oyuncusu seçildi.


EN ÖNEMLİ AN: 2017'de Arsenal'e karşı yapılan maçta gösterdiği karşı konulmaz, 14 kurtarış yaptığı performans, United'a Emirates Stadyumu'nda 3-1'lik bir galibiyet kazandırdı.


71. Jimmy Floyd Hasselbaink


Leeds United, Chelsea, Middlesborugh, Charlton Athletic


1996-97 sezonunda Boavista için 24 gol atan Hollandalı forvet Hasselbaink, Werder Bremen'i geri çevirerek Leeds'i tercih etti ve ardından iki Premier League sezonunda toplam 34 gol attı. Atletico Madrid'de verimli bir sezonun ardından, Chelsea 2000 yılında onun için £15m ödedi ve bunun karşılığını birbirini takip eden iki sezon boyunca 23 golle aldı.


EN ÖNEMLİ AN: 2000 yılında Old Trafford'da attığı bir müthiş gol, Jimmy'nin özel anlarından biriydi ve 3-3’lük unutulmaz maçta skor tahtasını açmıştı.


70. Emmanuel Petit


Arsenal, Chelsea


Patrick Vieira ateşi ve gücü temsil ederken, Petit daha soğukkanlı bir antitez olarak düşünülebilir. Fransız oyuncu, Arsenal'ın 1990'ların sonlarındaki tutkusunu sahaya yansıttı ve orta saha partneri Vieira’ya benzer bir çabayla oynadı. Petit, Wenger'ın ilk çifte kupasını kazanmasına yardım etti ve daha sonra Barcelona’da mutsuz bir sezonun ardından Stamford Bridge'e geçti.


EN ÖNEMLİ AN: Arsenal 1998'de şampiyonluğa doğru ilerlerken, Petit'nin harika golü Nisan ayındaki çekişmeli bir maçta Derby karşısında galibiyeti getirdi ve kupayı Highbury'de kaldırmalarını sağladı.


69. Luka Modric


Tottenham Hotspur


Harry Redknapp'ın oyuncularına 'sadece topu Luka'ya verin' demesi, basit bir yaklaşım gibi görünebilirdi. Ama Hırvat oyuncuyu izlediğinizde, bu söylemin nedenini hemen anlayabiliyordunuz. Premier League kariyerinde başlangıçta zorlanmasına rağmen, Modric'in top hakimiyeti ve potansiyeli White Hart Lane'deki dört parlak sezonunda fazlasıyla fark yarattı.


EN ÖNEMLİ AN: 2010/11 sezonunda olağanüstü bir performans sergileyen Modric, Manchester United ile golsüz berabere kaldıkları maçta olağanüstüydü; daha sonra Fergie, onu sezonunun oyuncusu olarak adlandırmıştı.


68. Jermain Defoe


West Ham United, Tottenham Hotspur, Portsmouth, Sunderland, Bournemouth


Premier League’de beş farklı takımla 162 gol kaydeden Jermain Defoe'dan daha fazla gol atan yalnızca yedi oyuncu var. Çift haneli sayıda gol attığı on sezon geçiren İngiliz golcü, özellikle Sunderland ile üst üste iki sezon 15 gol atmayı başardığı için ayrı bir tebriği hak ediyor.


EN ÖNEMLİ AN: Wigan'a karşı 9-1'lik Tottenham galibiyetinde ikinci yarıda attığı beş gol, Redknapp'ın Defoe'yu İngiltere'nin en iyi bitirici oyuncusu olarak övmesine yol açmıştı.


67. Carlos Tevez


West Ham, Manchester United, Manchester City


Başlangıçta, Tevez'in West Ham'a tartışmalı transferi bir çılgınlık gibi görünüyordu ve Tevez ilk 16 lig maçında gol atamamıştı. Sonrasında her şey değişti, Tevez’in sezon sonunda attığı yedi gol, West Ham’ı kurtarmaya yetti. Arjantinli oyuncu ilerleyen sezonlarda her iki Manchester kulübünde şampiyonluk yaşayarak rüştünü ispatladı.


EN ÖNEMLİ AN: West Ham'in 2006/07 sezonunun sonunda Old Trafford'da galibiyete ihtiyacı olduğu final gününde, Süper Tevez sahneye çıktı ve tek golü attı.


66. Fernando Torres


Liverpool, Chelsea


Rafael Benitez, La Liga'nın en parlak oyuncularından birini İspanya’nın güneşli havasını bırakıp İngiltere’nin kapalı havasına gelmeye ikna ettiğinde, Torres’in hızlı bir başlangıç yapması yönünde beklenti vardı ve İspanyol golcü buna hemen karşılık vermişti. Ruud van Nistelrooy'un altı sezon önceki 23 gollü rekorunu 2007/08 sezonunun son gününde kaydettiği 24. golüyle geçerek ilk sezonunda en skorer yabancı oyuncu oldu ve yeni bir rekor kırdı.


Kendisini bir Kop kahramanı olarak sağlamlaştırdıktan sonra, Stamford Bridge'de aynı seviyeye çıkamadı: Torres'in Premier League hikayesi uzun süreli ve istikrarlı bir hikaye olmadı, ancak daha çok kısa süre yanıp sönen bir ateş gibiydi. Ama bu ateş, kısa süreli olmasına rağmen oldukça parlaktı.


EN ÖNEMLİ AN: Liverpool, Mart 2009'da Old Trafford'da Manchester United'ı 4-1 yendi, Torres ise Nemanja Vidic ve Rio Ferdinand'ı ipe dizdi. İspanyol oyuncunun kaydettiği o gol her zaman kariyerindeki en öne çıkan anıdır.


65. Matt Le Tissier


Southampton


Kesinlikle Premier League tarihinin en iyi penaltı atan oyuncusuydu. Mark Crossley'in Mart 1993'teki ünlü kurtarışıyla Le Tissier'nin kariyeri boyunca yüzde 98'lik bir penaltıyı gole çevirme oranı vardı. Le Tissier muhtemelen ligin alt yarısındaki en iyi oyuncuydu. Yeteneğine kıyasla hiç de adaletli olmayan bir şekilde Le Tissier, kariyeri boyunca Premier League'de 10. sıradan yukarıda tamamlayamadı.


Ancak belki de hiçbir oyuncunun böylesine çeşitli bir gol yelpazesi yoktu. Serbest vuruşlar, voleler ve uzaktan goller, onun daha fazla koşmasına gerek bırakmıyordu. Le Tissier’e hayranlık duyan Xavi, oyuncuyu şöyle methetmişti: “Akıl almaz, sıra dışı goller!”


EN ÖNEMLİ AN: Southampton'ın 103 yıl boyunca evi olan The Dell'deki son maçı. Takımın en büyük oyuncusu, Arsenal karşısında son 16 dakikada oyuna girdi; 32 yaşındaki Le Tissier formdan düşmüş görünüyordu. Ancak top yanına düştüğünde, sol ayağıyla muhteşem bir yarı vole golü attı. Bu, aynı zamanda onun kaydettiği ve stadyumun da gördüğü son goldü."


64. Dimitar Berbatov


Tottenham, Manchester United, Fulham


Futbolcularla dolu sahada, Berba her zaman bir sanatçı gibi görünürdü. Kendi dünyasında futbolunu oynayan, kendi hızında, herkesten farklı bir adamdı. Bulgar golcünün bazen sahada resmen yürüdüğü anlar olurdu, tıpkı ceketini unutup üşüyünce kıyafetinin kollarıyla ellerini kapatan bir öğrenci gibi. İngilizcesini The Godfather'ı izleyerek öğrenmesiyle adını duyuran Berbatov, Premier League’de kendi tarzını oluşturmayı başardı. İkon isim Berbatov dışarıdan yalnız bir adam gibi görünebilirdi, ama aynı zamanda Spurs’te taraftarın favorilerinden biri olmayı başarmıştı ve o da tam olarak bunu istiyordu.


EN ÖNEMLİ AN: Eylül 2010'daki United-Liverpool maçında yaptığı hat-trick, muazzam bir aşırtma gol içeriyordu. Bu aynı zamanda Merseyside takımına karşı on yıl boyunca yapılan son lig hat-trick performansı olmuştu, ta ki Aston Villa forması giyen Ollie Watkins'in Ekim 2020'deki şok edici oyununa kadar.


63. Paolo Di Canio


Sheffield Wednesday, West Ham United, Charlton Athletic


Di Canio, futbolseverlere heyecan ve kendine has bir tarz sundu. Her zaman patlamaya hazırdı, tartışmaya açık bir figürdü ve karizmatikti. O dönem ligdeki yerel yıldızların heyecan verici neslini gölgede bıraktı, zaten hiçbiri onun kadar zarafetle veya tahmin edilemezlikle performans sergileyememişti. Di Canio bir çalım ustasıydı, şutunu çekmeden önce neredeyse her zaman ya bir savunmacıyı ya da kaleciyi alt ederdi.


Hatta Di Canio, Panenka penaltıları denerdi. Her ne kadar bazı çelişkiler barındırsa da, Di Canio net olarak ligdeki en iyi futbolculardan biriydi.


EN ÖNEMLİ AN: Egil Olsen'ın oldukça radikal bir kontra atak oyunu oynayan Wimbledon takımı genellikle futbolun güzellikleriyle pek aynı cümlede kullanılmazdı... ta ki Trevor Sinclair 45 metrelik bir diyagonal pas gönderene kadar. Di Canio topu normal bir futbolcunun yapacağı gibi kontrol etmek yerine makaslama bir vuruş yaptı ve kaleciyi mağlup etti. Gerek teknik olarak, gerek cesaret ve vuruş kalitesi olarak bu gol Premier League tarihinin en iyileri arasında yer alıyor. Di Canio’nun 2002'deki Chelsea'ye attığı gol de neredeyse bunun kadar iyiydi.


62. Jay Jay Okocha


Bolton Wanderers


Okocha, Reebok'un Ronaldinho'suydu. Kimse onun gibi değildi, çalımları,ince hareketleri, rabonalar ve stepoverlarıyla eşsiz bir isimdi ve Bolton’ı özel bir yere koymuştu. Bazı çalımları atarken bükülmüş gibi görünen bacaklarıyla ve teknik kalitesiyle alt edemeyeceği rakip yoktu.


Okocha, unutulmaz hareketini yapmış ve gökkuşağı çalımıyla Ray Parlour’u rencide etmişti. Nijeryalı, uzaktan sert şutlar çekebiliyor hatta taç atışlarını da böyle kullanabiliyordu, ki bu da onu kesinlikle Allardyce'e sevdirmişti. Kulübün taraftara sattığı ürünlerde yazdığı gibi, Okocha o kadar iyiydi ki ona iki isim takmışlardı (Jay Jay).


EN ÖNEMLİ AN: 2003'te Bolton'ı kümede tutmak için West Ham karşısında yaptığı slalom ve devamındaki füze... kümede kalmaları kesinleşince Big Sam ile yaptığı dans da onun kadar unutulmazdı.


61. Riyad Mahrez


Leicester City, Manchester City


Jamie Vardy belki daha fazla gol atmış olabilir ve N'Golo Kante dünya çapında bir ikon haline gelmiş olabilir. Ama Mahrez, tüm sezon boyunca rakip takımları zor durumda bırakan sanatını sergileyerek Leicester için kritik bir parça oldu ve PFA Yılın Futbolcusu (PFA: Profesyonel Futbolcular Derneği) ödülünü kazandı. Mahrez’e karşı oynayan savunmacılar tam olarak neyle karşılaşacaklarını çok iyi biliyorlardı. Mahrez’in sol ayağıyla topu içe doğru çekmesi rakipler için adeta bir kâbus gibiydi ama buna karşı hiçbir şey yapamıyorlardı. Mahrez en iyi formunda olduğunda ondan başka izlemeyi tercih edeceğiniz çok az oyuncu vardı.


EN ÖNEMLİ AN: Şubat 2016'da Etihad Stadyumu'ndaki o ustaca galibiyette Leicester'ın ikinci golünü atmış, Nicolas Otamendi'nin üstünden atlamış, ardından Martin Demichelis'i şaşırtarak Joe Hart'ı mağlup eden şutu etmişti.


60. Michael Carrick


West Ham United, Tottenham Hotspur, Manchester United


Manchester United, 2006'da Carrick'i neredeyse transfer etmiyordu. Dönemin CEO'su David Gill, golf oynayan Alex Ferguson'a Spurs'ün fiyatı artırdığını söylemek için telefon açtığında, "tipik Daniel Levy," demişti Ferguson. Bazıları 18 milyon sterlinlik fiyat etiketinden dolayı endişeliydi, ama Carrick'in 450'den fazla maçta gösterdiği kalite, Manchester United’a beş Premier League şampiyonluğu getirdi ve harcanan her kuruşu hak ettiğini kanıtladı.


EN ÖNEMLİ AN: Kırmızı Şeytanlar'ın Fergie yönetimindeki son Premier League şampiyonluğunu kazandığı 2013'te United'ın Yılın Oyuncusu seçilmesi.


59. Gary Neville


Manchester United


Genç nesiller, onu kitabın ortasından konuşan bir yorumcu olarak tanıyor olabilir, ama G-Nev'in futbolculuğunu izleyenler, onun neredeyse 20 yıl boyunca United'da istikrarlı bir sağ bek olarak geçirdiği günleri hatırlayacaktır. Zekası, sert müdahaleleri ve kaliteli ortaları, onu Old Trafford'da değişmeyen bir isim haline getirdi. Sir Alex Ferguson, kupalar kazanan takımı birkaç kez yeniden kurarken bile kalıcı olmayı başardı.


EN ÖNEMLİ AN: Ocak 2006'da Old Trafford'da Liverpool'a karşı Rio Ferdinand'ın geç golünden sonra yaptığı coşkulu kutlamalar, Neville’e Kırmızı Şeytanlar arasında efsanevi bir statü kazandırdı. Ve bir de FA cezası.


58. Les Ferdinand


Queens Park Rangers, Newcastle United, Tottenham Hotspur, West Ham United, Leicester City, Bolton Wanderers


Premier League'in ilk altı yılında, sadece Alan Shearer ondan daha fazla gol atmıştı. “Sir Les”, QPR takımında parladı, ardından Newcastle için iki sezonda toplamda 41 lig golü attı. Tottenham'a geçişi pek istediği gibi olmadı. Ancak Leicester'da 37 yaşındayken kaydettiği 12 gol, Ferdinand'ın klasını tekrar göstermişti.


EN ÖNEMLİ AN: Ferdinand, Shearer'ın ortasında Newcastle’ın Manchester United'a karşı 5-0'lık galibiyetindeki üçüncü golü güzel bir kafa vuruşuyla atmıştı. Ancak ne yazık ki bu forvet ikilisi sadece tek bir sezon sürdü.


57. David Seaman


Arsenal, Manchester City


Nasıl olduysa David Seaman, 1990'da QPR'dan Arsenal'e gerçekleşen 1.3 milyon Sterlinlik İngiltere rekoru (bir kaleci için) transferini adeta bir soygun gibi göstermeyi başardı. Premier League'de 344 maçta 141 kez kalesini gole kapadı ve bu süreçte iki şampiyonluk kazandı ve on yılı aşkın süreyle başarılı bir kalecilik performansı gösterdi.


EN ÖNEMLİ AN: 19 maçta kalesini gole kapatarak sadece 15 gol yediği sezonda kupa kazanmaması onun adına pek adil değildi ama 1998-99 sezonu Seaman için harikaydı. Arsenal, üç kupayı kazanan Manchester United'ın bir puan gerisinde ligi tamamladı.


56. Nicolas Anelka


Arsenal, Liverpool, Manchester City, Bolton Wanderers, Chelsea, West Bromwich Albion


Anelka, Highbury'de Arsene Wenger'ın ilk resmi transferi olduğunda sadece 17 yaşındaydı. 1997/98'de çifte zafer kazandı ve bir sezon sonra Arsenal için 17 golle en çok gol atan oyuncu olarak PFA Genç Oyuncu ödülünü kazandı. Ama mutsuzluk hiçbir zaman uzakta değildi.

Anelka, Houllier'in Liverpool'unda ve Keegan'ın City'sinde etkileyici goller attıktan sonra Cristiano Ronaldo'nun önünde Altın Ayakkabı'yı kazandı ve ilkinden 12 yıl sonra ikinci Premier League ve FA Cup çifte zaferini yaşadı.


EN ÖNEMLİ AN: Anelka'nın Highbury'deki Kasım 1997'deki United maçındaki harika, yerden şutu, Arsenal'ın çifte zaferinde kritik bir rol oynadı ve Fransız yıldız bu maçta ipleri eline almıştı.


55. Gareth Bale


Tottenham Hotspur


Bale, Tottenham için Ağustos 2007'deki ilk maçından başlayarak Eylül 2009'a kadar geçen 24 Premier League maçında galibiyet yüzü göremedi. İlk galibiyetten dört yıl sonra, o dönemin en pahalı oyuncusu olarak Real Madrid’e transfer oldu.


Gallerli oyuncunun zayıf bir sol bekten dünya çapında bir hücum oyuncusuna dönüşümü, patlama yaptığı 2012/13 sezonuyla doruğa ulaşmıştı. İngiliz futbolundaki en büyük bireysel performanslardan biri olan bu sezonda 21 gol atmıştı.


EN ÖNEMLİ AN: Şubat 2013'te Upton Park'ta West Ham'i devirmek için attığı 90. dakika şutu, Bale'in en formda dönemiyle özdeşleşen bir roketti. Yıkıcıydı.


54. Dwight Yorke


Aston Villa, Manchester United, Blackburn Rovers, Birmingham City, Sunderland


Yorke, Old Trafford'a 1998 yazında geldiğinde zaten 60 Premier League golü atmıştı. Ama daha iyileri gelecekti. Aston Villa'dan £12.6 milyon bedelle transfer olan Yorke, Andy Cole ile birlikte, United'ın üç kupa kazandığı sezon boyunca 18 lig golü kaydederek Altın Ayakkabı ödülünün sahibi oldu.


EN ÖNEMLİ AN: Şubat 2001'de Old Trafford'da Arsenal'e karşı 6-1'lik ezici galibiyette yaptığı hat-trick ve bir asistle Yorke, kalitesini ortaya koymuştu.


53. Raheem Sterling


Liverpool, Manchester City, Chelsea


Sterling henüz 19 yaşında bir şampiyonluk kazanıyordu zira dönemin genç yıldızı, 2013-14'teki korkutucu Liverpool hücum hattının önemli bir parçasıydı. 2015 yılında onu transfer etmek için 52 milyon Sterlin ödemesiyle Manchester City'yi alay konusu yapan birçok kişi olmasına rağmen, İngiliz oyuncu onları yanılttı. Sterling, hücumdaki oyununu geliştirerek Pep Guardiola için bir fenomen haline geldi ve City'nin ardışık Premier League zaferlerinde yardımcı oldu.


EN ÖNEMLİ AN: 2018-19'da eski kulübü Liverpool'u bir puan farkla geçerek şampiyon olan City için PFA Yılın Genç Oyuncusu ve FWA Yılın Futbolcusu olarak seçilmesi.


52. Ricardo Carvalho


Chelsea


Bobby Zamora, 2020'de FourFourTwo’ya şöyle demişti: "Carvalho'ya karşı oynamak korkunçtu. Her zaman hakemin nerede olduğunu bilirdi ve kimse bakmıyorken bu küçük faullere girişirdi." Portekizli savunma oyuncusu, 2004 yılında Porto'dan Chelsea'ye geçerek, üç lig şampiyonluğuna giden yolda John Terry ile sağlam bir ortaklık kurmuştu.


EN ÖNEMLİ AN: Carvalho'nun katkısıyla Chelsea, 2004/05 sezonunda ilk Premier League zaferini kazanırken sadece 15 gol yedi.


51. David Ginola


Newcastle United, Tottenham Hotspur, Aston Villa, Everton


Manchester United'ın ünlü üç kupalı sezonunda 32 yaşındaki Ginola, Premier League döneminde PFA ödülünü ligi ilk iki sırada bitiren takımların birinde oynamadan kazanan ilk oyuncu olmuştu (Tottenham o sezonu 11. sırada tamamlamıştı.) Gareth Bale de ödülü ilk dörtte bitirmeyen bir takım için kazanan tek diğer oyuncuydu (iki kez, yine Tottenham’da).


Alex Ferguson, oyuncularından hiçbiri ödülü kazanamamasından rahatsız oldu ama Fransız oyuncu o sezon harika bir performans sergiledi. Hünerli kanat oyuncusu, Newcastle ve Tottenham'da taraftarları büyüledi (Aston Villa'da işler pek istediği gibi gitmedi) ve birçok rakip sağ bekini çaresiz bıraktı.


EN ÖNEMLİ AN: Ginola'nın Barnsley'ye attığı FA Cup golü, en iyi gollerinden biriydi. Ama Fransız hücumcu, Manchester United'ı St. James' Park'ta 5-0 mağlup etmeyi başardıkları maçta da harika bir gol atmıştı.


50. Michael Owen


Liverpool, Newcastle United, Manchester United, Stoke City


Tarih bize Owen'ın hiçbir Premier League sezonunda 20 gol atmayı başaramadığını söylüyor ancak 2004'te Real Madrid'e gittiğinde, Liverpool'da 216 lig maçında 118 gole ulaşmıştı. Real Madrid’in ardından Newcastle’a geçti. Manchester United’a transfer olduğundaysa Liverpool’daki mirasını neredeyse yok etti.


Yine de Owen'ın işi tam olarak bitmemişti. Eylül 2009'da rakip City'ye karşı 96. dakikada attığı gol, 4-3'lük meşhur derbi galibiyetini getirdi. O zamanlar İngiltere'de sahada Owen gibi davranmayan bir çocuk bile yoktu.


EN ÖNEMLİ AN: Fransa 98'den sonra gücünün zirvesinde olan 18 yaşındaki Owen, dört ay sonra Nottingham Forest ağlarına 4 gol bıraktı.


49. Claude Makelele


Chelsea


Kendi adıyla anılan bir pozisyona sahip olacak kadar iyi bir oyuncu olan Makelele, Abramovich döneminin başlarında Chelsea'nin belki de en önemli transferiydi. Galacticos'u ayakta tutan defansif bir orta saha oyuncusu olarak Stamford Bridge'de de aynı rolü oynadı ve iki Premier League şampiyonluğu için makinayı çalıştıran motor görevi gördü.


EN ÖNEMLİ AN: 2004/05’teki şampiyonluk sezonunun son gününde, Charlton'a karşı kendi kaçırdığı penaltıda dönen topu gole çevirdi. Takım arkadaşları onu o kadar çok sevdi ki penaltıyı ona bıraktılar.


48. Jamie Vardy


Leicester City


O Leicester'ın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu. Eski fabrika işçisi, göz kamaştıran çabası ve çabukluğuyla kült statüsü kazanmış olsa da bunu her sezon tılsımlı vuruşlarıyla destekledi. Vardy, 27 yaşına kadar Premier League'de tek bir maç bile oynamamış olmasına rağmen, Premier League'in tüm zamanlardaki en iyi 20 golcüsü arasına girmeye aday.


EN ÖNEMLİ AN: 2015-16 şampiyonluğuna giden yolda üst üste 11 Premier League maçında ağları havalandırarak Ruud van Nistelrooy'un rekorunu kırdı.


47. Teddy Sheringham


Nottingham Forest, Tottenham Hotspur, Manchester United, Portsmouth, West Ham United


Sheringham, 1997'de Manchester United'a katıldığında 31 yaşındaydı ve Eric Cantona'nın yerine geçme gibi zor bir görevi üstlenmişti. Yavaş bir başlangıçtan sonra toparlanarak Old Trafford'un sert rekabeti arasında başarılı oldu. Teddy, 1992'de Forest'ın ilk Premier League maçında gol attı.


2006'da 40 yaşındayken West Ham'da hala oynuyordu ve bu arada Tottenham'da çok sevilmişti.


EN ÖNEMLİ AN: Ekim 2000'de Southampton'a evinde yaptığı muhteşem hat-trick, PFA ve FWA Yılın Futbolcusu ödüllerini getirdi.



46. Denis Irwin


Manchester United


Alex Ferguson'ın akıl hocalığı yapma ayrıcalığına sahip olduğu kişiler arasında en iyi transferi Denis Irwin'di. Artık onun gibi otoriter ve gözü kara bir şekilde istikrarlı olan bekler çıkmıyor. Irwin, zirvede geçirdiği 12 yıl boyunca neredeyse hiç geri adım atmadı. Ferguson, İrlandalıya hayatı pahasına güvendi.


EN ÖNEMLİ AN: 2001-02 sezonunun son maçında kaptanlık yapan Irwin, United tarafından hak ettiği şekilde uğurlandı. Elbette son maçında da takımının gol yememesine yardım etti. Bu onun için en önemli kısımdı.


45. Yaya Toure


Manchester City


Barcelona'da stoperde oynamaktan hoşlanmayan 1.80 boyundaki güç merkezi, orta sahadaki doğal pozisyonuna çoğu zaman en uçtaki isim olarak geçti.


Silva'nın ince sanatının yanı sıra Toure'nin etkileyici pas aralığı, çalımları ve box-to-box becerileri, Mancini'nin yetenekli takımını başka bir seviyeye taşımaya yardımcı oldu. Fildişili oyuncu ikinci sezonunda City'nin Premier League şampiyonluğunun kalbinde yer aldı. O sezonki 6. asistini, QPR karşısında alınan tarihi galibiyette Zabaleta’nın açılış golünde yaptı.


EN ÖNEMLİ AN: Mart 2014'te Fulham'a karşı yaptığı hat-trick ve kendine özgü çığlığı, City'nin 5-0'lık muhteşem galibiyetine yardımcı oldu. İkinci lig zaferine giden yolda bir kaptanlık gösterisi.


44. Robbie Fowler


Liverpool, Leeds United, Manchester City, Blackburn Rovers


Ağustos 1994'te Liverpool'un Arsenal karşısında 3-0 öne geçmesi için Fowler'a (20 yıldan uzun bir süredir Premier League rekoru) 4 dakika 33 saniye yetmişti. Üst seviyedeki doğal bitiriciliği nedeniyle Kop tarafından “Tanrı” olarak adlandırılan Fowler'ın; Leeds, Manchester City ve Blackburn'de geçirdiği dönemler sakatlıklarla gölgelendi.


EN ÖNEMLİ AN: 25 ve 28 gollük zirve sezonlarının ardından 1994-95 ve 1995-96'da art arda PFA Yılın Genç Oyuncusu ödüllerini kazandı.


43. Robert Pires


Arsenal, Aston Villa


Arsenal'ın 6 milyon £’lik yeni transferi, Ağustos 2000'de Premier League'deki ilk maçında yedek kulübesinden çıkmadan önce "Vay be, bu futbol bana göre değil." diye mırıldandı. Ligdeki fiziksellik seviyesine inanamıyordu. Sonrasında İngiliz futbolunu sevmeye başlayan Pires, 2002-03 yılları arasındaki üç sezonda attığı 14 golle, Topçular’ın en parlak döneminde parladı.


EN ÖNEMLİ AN: Arsenal, 2002 şampiyonluğu için Manchester United'ı kovalarken Pires'in Villa Park'ta eski Unitedlı Peter Schmeichel'ın üzerinden attığı muhteşem top, üç puanı şık bir şekilde getirdi.


42. Xabi Alonso


Liverpool


Liverpool, 2008-09 şampiyonluğu için Manchester United'la başa baş mücadele ederken bunu Premier League’de kendi döneminin en iyi orta sahasıyla yaptı. Kaptan Steven Gerrard coştu, Javier Mascherano coşturdu ve onların yanında Alonso süzüldü. İspanyol oyuncu 2004'te Real Sociedad'dan transfer edildiğinde kusursuz paslarıyla takım arkadaşlarını büyülemişti. Gerrard daha sonra ondan "en keyifli partnerim" diye bahsetti.


EN ÖNEMLİ AN: Kendi yarı sahasından iki kez ağları havalandırdı. İkincisi, Eylül 2006'da Newcastle'a karşı Steve Harper'ın sırtını yere getirmişti.


41. Tony Adams


Arsenal


Üç farklı on yılda şampiyonluk kazanan bir takıma kaptanlık yapan tek oyuncu. Arsene Wenger'in seksi futboluna rağmen taraftarların en çok sevdiği kişi sert Adams'tır. Özellikle 1997-1998’de lig şampiyonluğu için sakatlıktan döndükten sonra, onun liderliği Wenger'e üzerinde sanat yaratabileceği bir tuval sundu.


EN ÖNEMLİ AN: Mayıs 1998'de Everton'a karşı Arsenal'ın dördüncü golünü atmak için Steve Bould'un dönen topunu yakalaması.


40. Ian Wright


Arsenal, West Ham United


Premier League kurulduğunda Wright, 29 yaşındaydı. Arsenal, ilk Premier League sezonunda 10. oldu ama FA Cup ve Lig Kupası'nı kazandı. 8 numaraları tüm turnuvalarda 30 gol attı. Highbury'de geçirdiği yedi sezonun ilk altısında en az 15 gol kaydetti. George Graham'ın son birkaç lig sezonunda, hücumda Alan Smith ya da Kevin Campbell ile birlikte başarılı oldu.


Wright, çok çalışanın başına iyi şeylerin geleceğinin bir dersiydi. Öyle ki Arsenal'dan ayrıldıktan yirmi yıldan fazla bir süre sonra bile taraftarların gözdesi olmaya devam ediyor. Premier League onu çağırdığında neredeyse 30 yaşındaydı ama hiç vakit kaybetmeden parladı.


EN ÖNEMLİ AN: Arsenal'da tüm zamanların gol atma rekorunu elinde bulunduran Wright, Eylül 1997'de Bolton'a karşı golünü attı ve ardından neşeyle "Az önce 179 yaptım!" yazan ünlü tişörtünü çıkardı. O anda sadece Cliff Bastin'in 60 yıllık rekorunu egale etmişti, bu yüzden emin olmak için devre arasına kadar iki gol daha attı.


39. Sadio Mane


Southampton, Liverpool


Mane, Southampton'da yetenekli ama istikrarsız bir kanat oyuncusundan Anfield'da dünya çapında bir forvete dönüştü ve ham yeteneğini istikrarlı sayılarla destekledi. Muhteşem ön üçlünün ritim bölümüydü, Kırmızılar’ı şampiyonluk kazanan devlere dönüştüren yaratıcı bir güçtü.


EN ÖNEMLİ AN: 2019'da Everton'ı 5-2 yendikleri derbide attığı bir gol ve yaptığı iki asistle takımının 32 lig maçında yenilmez rekoru kırmasına yol açtı. Ancak hiçbir şey, Mayıs 2015'te Southampton formasıyla Aston Villa karşısında 2 dakika 56 saniyede attığı 3 golün yerini tutamaz.


38. Jaap Stam


Manchester United


Stam, sadece 79 Premier League maçına çıktı ancak 1998-99 sezonunda şampiyonluk yaşadığı sezon da dahil olmak üzere oynadığı 3 sezonla akıllarda yer etti. Modern savunmanın altın standardını belirledi, forvet oyuncularının onun hatırı sayılır gölgesinde zayıf ve yavaş görünmesini sağladı. 2001 yılında Lazio'ya satılması, Alex Ferguson'ın en büyük pişmanlığı olmaya devam ediyor.


EN ÖNEMLİ AN: United, üçleme sezonunun son 20 maçında yenilmedi. Stam bunların 14'ünde oynadı ve Arsenal'ı geride bırakmak için 7 maçta kalenin kapatılmasında büyük pay sahibi oldu.


37. N'Golo Kante


Leicester City, Chelsea


İngiltere'ye gerçek bir bilinmeyen olarak gelen kaç oyuncu vardır? Kante, 2015'te bunu yaptı ve ardından, futbolun en muhteşem çıkış sezonlarından birini yaşayarak Premier League'in en beklenmedik şampiyonluklarından birini elde etti. 1.80 boyundaki dinamo, 2013 gibi yakın bir tarihte Fransa'nın üçüncü ligindeydi. Ancak Tilkiler ve Chelsea ile üst üste şampiyonluklar kazanarak kalpleri ve rakip oyuncuları fethetti.


EN ÖNEMLİ AN: 10 kişilik Leicester, Şubat 2016'da rakibi Arsenal'a karşı kaybetti ama Kante'nin tek kişilik gösterisi, onlara neredeyse beklenmedik bir beraberlik kazandırıyordu.


36. Cesc Fabregas


Arsenal, Chelsea


Fabregas, 15 yaşında The Invincibles ile antrenmana çıktı ve Arsene Wenger'i felsefesini değiştirmeye ikna ederek yeni bir devrimin poster çocuğu haline geldi. İspanyol oyuncu, geçmişteki orta saha liderlerinden daha becerikliydi, onun yeteneği takımları yıkıcı bir basitlikle öldürebilmesiydi. Chelsea'deki iki şampiyonluk zaferinden ilki olan 2014/15 sezonunda 18 asist yaptı.


EN ÖNEMLİ AN: Ekim 2009'da Blackburn'e karşı farklı oyunculara yaptığı dört asist ve attığı bir gol. Sadece Ryan Giggs, onun 111 asistlik Premier League asist sayısını geçebildi.


35. Luis Suarez


Liverpool


Herhangi bir Premier League sezonunda, Suarez'in 2013/14 sezonunda sergilediği bireysel performans kadar büyük bir performans sergilenmemiş olabilir. Şampiyonluğun kıl payı kaçırıldığı o sezonda, Liverpool'un zirvedeki forveti gibi koca bir yılı kendi isteğine göre şekillendiren bir oyuncu çok azdır. Tek kişilik yıkım ekibi, ölümcül bir bitirici… Aynı zamanda Sturridge ve genç Sterling'in iyi birer sezon geçirmelerini mümkün kılan ideal bir takım arkadaşıydı.


EN ÖNEMLİ AN: Liverpool'un Aralık 2013'te 5-1 kazandığı maçta attığı 4 gol Norwich'i yerle bir etti. Bir önceki sezonda Norwich’e 3 gol atmıştı.


34. Eden Hazard


Chelsea


Juan Mata geçtiğimiz yıl, Belçikalı oyuncuyu Premier League'in gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak tanımlamıştı. Bu biraz abartılı olabilir ama Hazard’ın yeteneklerinden ya da savunmaları tek başına kolayca yok edebilme becerisinden pek şüphe yoktu. Yedi sezonda 85 gole ulaşan Hazard, 2015 ve 2017'de Chelsea'nin kazandığı iki şampiyonluğun öne çıkan oyuncusuydu.


EN ÖNEMLİ AN: Şubat 2017'de Arsenal'a karşı attığı slalom gol, Hazard'ın zirvesiydi: Kendi yarı sahasından muhteşem bir dripling, rakibin hafifçe utanması ve buna uygun bir bitiriş.


33. Robin van Persie


Arsenal, Manchester United


Van Persie, Arsenal'da geçirdiği sekiz yılın ve attığı 132 golün ardından Kuzey Londra'dan Manchester'a geçerek Topçular’ı kızdırdı. Ancak 2011/12'de 30 golle sansasyonel bir sezon geçirdikten sonra yanıp tutuştuğu Premier League kupasını kaldırarak haklı çıktı. Manchester United'ın Alex Ferguson yönetimindeki 13. Premier League şampiyonluğuna ulaşmasına attığı 26 golle destek verdi.


EN ÖNEMLİ AN: Nisan 2013'te Aston Villa'ya karşı Wayne Rooney'nin pasında attığı mükemmel vole golü.


32. Sol Campbell


Tottenham Hotspur, Arsenal, Portsmouth, Newcastle United


Campbell'ın Kuzey Londra'ya geçişi hâlâ İngiliz futbol tarihinin en tartışmalı Bosman anlaşması olarak anılıyor. Campbell en parlak döneminde, ülkenin en iyi stoperiydi. Her iki ceza sahasına da hükmedebilen, hava toplarında etkili, cesur, hızlı ve zeki bir savunmacıydı. Spurs taraftarları bunu duymaktan hoşlanmıyor ama Arsenal’a transferi çok akıllıcaydı. Çünkü Campbell, Highbury'de iki lig şampiyonluğu kazandı.


EN ÖNEMLİ AN: Arsenal'ın 2003-04 sezonundaki The Invincibles sezonunda kalesinde sadece 26 gol görmesini sağlayan bir güvenilirlik abidesiydi.


31. Ruud van Nistelrooy


Manchester United


Ölüm, vergiler ve Van Nistelrooy vuruşları. Hepsi kaçınılmaz olarak hedefini bulur. Hollandalı oyuncu, 2001 yılında PSV'den 19 milyon £ karşılığında transfer olduktan sonra Kırmızı Şeytanlar ile çıktığı 150 Premier League maçında 95 gol attı. Ayrıca 2002-03 sezonunda Premier League şampiyonluğu ve Altın Ayakkabı ödüllerini kazandı.


EN ÖNEMLİ AN: Mart 2003'te Fulham'a karşı kendi yarı sahasından yaptığı alışılmadık koşu, güzel bir hat-trick'in parçası olan soğukkanlı bir bitirişten önce geldi.


30. Gianfranco Zola


Chelsea


Eski takım arkadaşı Michael Duberry, FFT'ye Zola için "Gianfranco, Chelsea'de ikonikti, cazibenin bir parçasıydı. Frank Lampard gibi diğer Chelsea oyuncuları üzerinde de etkisi vardı. Detaylara gösterdiği özen, pratik yapmak ve çok çalışmak… Kulübe katılan herkese yansıyordu." dedi.


"İnsanlar Jose Mourinho'nun Chelsea'ye bu zihniyeti getirdiğinden bahsediyor ama Zola bunu zaten yapıyordu. Orada çok büyük bir etkisi oldu. Kulübü dönüştürdü."


Hiçbir miras bundan daha iyi olamaz. Chelsea'nin başarılı dönemi, 1996 yılının o sonbahar gününde Gianfranco Zola, Stamford Bridge'in kapısından içeri girdiğinde başladı.


EN ÖNEMLİ AN: 36 yaşındaki yıldız, sezonun son maçının son bölümlerinde kendisinden 11 yaş küçük bir defans oyuncusuna eziyet ederek Jamie Carragher'ı ters yüz etti. Liverpool stoperi takla attıktan sonra iki rakibini daha muhteşem bir ustalıkla geçti. Bu Zola'nın maviler içindeki son hareketi olacaktı.


29. Edwin van der Sar


Fulham, Manchester United


Hollandalı oyuncu Ajax'ta Avrupa şampiyonluğu yaşamış ve Juventus'ta düzenli olarak forma giymişti. 2001'de şok bir transferle lige yeni çıkan Fulham'a katıldı. Dört sezon sonra Manchester United onu çağırdı ve Alex Ferguson, Peter Schmeichel'ın ayrılışından beri peşinde olduğu güvenilir kaleciyi buldu. Libero kaleciler için bir prototipti.


EN ÖNEMLİ AN: Kasım ve şubat ayları arasında üst üste 14 maçta gol yemedi ve Kırmızı Şeytanlar'ı, 2008-09 sezonunda Premier League şampiyonluğuna taşıdı.



28. David Silva


Manchester City


İnce, kısa, yabancı: David Silva. Acaba İngiliz futboluyla başa çıkabilecek mi? City, 2010 yılında Valencialı oyuncu için 24 milyon £ ödediğinde uzmanlar böyle düşünüyordu. “Merlin”, kısa sürede yükselişte olan bir takım için gösterdiği zahmetsiz performansla dudak uçuklattı ve üç teknik direktörle dört lig şampiyonluğunun dayanak noktası olduğunu kanıtladı. Hepsi ona hayran kaldı.


EN ÖNEMLİ AN: City'nin Ekim 2011'de Old Trafford'da Manchester United'ı 6-1 yendiği maçta gösterdiği ustaca performans. Micah Richards daha sonra FFT'ye "Gördüğüm en iyi bireysel performans." demişti.


27. Andy Cole


Newcastle United, Manchester United, Blackburn Rovers, Fulham, Manchester City, Portsmouth, Sunderland


Cole'un Ocak 1995'te Old Trafford'a 7 milyon £’lik şok transferi, Newcastle taraftarlarının teknik direktör Kevin Keegan'a ateş püskürmesine neden oldu. Forvet oyuncusu, 1993-94 sezonunda attığı 34 golle, St James' Park'ta eğlenceli anlar yaşatmıştı. Tahmin edilebileceği gibi Cole, Kırmızı Şeytanlar için 93 lig golü daha atarak yedi sezon boyunca beş şampiyonluk kazandı.


EN ÖNEMLİ AN: Cantona'nın 1997'deki gidişi Cole'a yardımcı oldu ama Eric'in ruhu yaşamaya devam etti. Cole'un Boxing Day’de Everton'a karşı attığı ve pek de bilinmeyen çalım muhteşemdi.


26. David Beckham


Manchester United


1996-97 sezonunda attığı 8 gol ve yaptığı 7 asist, 21 yaşındaki Becks'e PFA Yılın Genç Oyuncusu ödülünü kazandırdı. Ancak pek çok United oyuncusu gibi o da en parlak sezonunu 1998-99 sezonundaki üçleme zaferinde yaşadı.


Beckham, 25 milyon £ karşılığında Real Madrid'e gitmeden önce 3 Premier League şampiyonluğu daha kazanacaktı. United'ın eski 7 numarası kadar doğal bir bükülme, dönme ve pasları zahmetsizce atabilme yeteneğine sahip başka bir oyuncu var mı?


EN ÖNEMLİ AN: Beckham'ı Spice Girl ile evlendiği stratosfere fırlatan Selhurst Park'taki o yarı saha golü. Sullivan hala kabus görüyor olabilir.


25. Didier Drogba


Chelsea


Fildişili oyuncu Abramovich dönemi Chelsea'sini temsil ediyor. Hem fiziksel olarak elit hem de zihinsel olarak dirençli olan Drogba, Maviler'in en büyük maçlarında en önemli kozuydu. Bununla birlikte tam bir liderdi. Drogba, İngiliz futbolunda ön liberolara yönelik taktiksel bir değişime ilham veren Mourinho’nun prototipik forvetiydi. Onun zamanından beri her Chelsea, her forvetini onun yüksek standartlarıyla ölçmek zorunda kaldı.


EN ÖNEMLİ AN: Drogba, şampiyonluk ve Altın Ayakkabı ödüllerini kazandığı 2009-10 sezonunda 29 gol attı. Kasım ayında Arsenal karşısında 3-0'lık zaferi tamamlayan müthiş serbest vuruşuyla dikkatleri üzerine çekti.


24. Virgil van Dijk


Southampton, Liverpool


Van Dijk'in Liverpool'daki etkisini ölçmek neredeyse imkansız. Öne çıkan sadece Hollandalının 1.80'lik dehşet verici fiziği ve savunmadaki zahmetsiz yaklaşımı değil. O, diğerlerinin kaos yarattığı yerde liderliği ile sükunet yayıyor. Bu konuda bir iki şey bilen Sami Hyypia, "Onun hiçbir zayıflığı yok." diyor.


EN ÖNEMLİ AN: Ocak 2020'de Manchester United'a karşı evinde kazandığı maçta attığı kafa golü. Harry Maguire ile karşı karşıya gelen Van Dijk, neden tamamen farklı bir sınıf olduğunu kanıtladı.


23. Kevin De Bruyne


Chelsea, Manchester City


City artık De Bruyne'nin etrafında dönüyor. Belçikalı oyuncu, Pep Guardiola'nın yaratıcı merkezi olmanın ötesinde, kendine has bir orta saha rolüne sahip. Rakipsiz bir pas menzili olan çok yetenekli bir kahraman. 29 yaşındaki oyuncu pek çok kupa kazandı ve Thierry Henry'nin 20 asistlik tek sezonluk rekorunu egale etti.


EN ÖNEMLİ AN: Birini seçmek neredeyse haksızlık. De Bruyne'nin öne çıkan asistleri birçok derecelendirmeyi hak ediyor. Ancak Ekim 2017'de Stoke'u 7-2 yendikleri maçta Leroy Sane'ye attığı mükemmel pas bir sonraki seviyeydi.


22. Nemanja Vidic


Manchester United


Rio Ferdinand'ın 2002'de Old Trafford'a gelişi büyük bir olaydı ama 2006'nın başında Vidic gelene kadar resim tamamlanmamıştı. United, ligin zirvesinde önemli bir zayıflığı olmayan başka bir lideri ortaya çıkardı. Sırp oyuncu, hala iki kez Premier League'de Sezonun Oyuncusu seçilen tek defans oyuncusu.


EN ÖNEMLİ AN: Vidic, Spartak Moskova'dan transfer olduktan sonra ilk altı ay zor bir dönem geçirdi ama 2010'da kaptan oldu. Bu, Fergie'nin deyimiyle "taviz vermeyen serserinin" standardıydı.


21. Vincent Kompany


Manchester City


Kaptan Kompany, City'nin şaşırtıcı yükselişi boyunca değişmeyen isimdi. Belçikalı oyuncu, 2008'de henüz yolunu bulmakta olan bir kulübe gelişinden, 4 şampiyonluk zaferi boyunca takımın atan kalbi haline gelip takımı şimdiye kadar ulaşılamayan zirvelere taşıyana kadar örnek oldu.


EN ÖNEMLİ AN: En büyük olayların adamıydı. İlk olarak derbide, 2011-12 şampiyonluk yarışını City'ye getiren mermi gibi bir kafa vuruşu yaptı. 7 yıl sonra, Leicester'a çok uzaklardan attığı gol, bir başka şampiyonluk madalyası anlamına geliyordu. İkonik bir Premier League anıydı.


20. Petr Cech


Chelsea, Arsenal


İngiltere'de eldivenler uzun zamandır ateşli ya da eksantrik olmalarıyla tanınıyor. Ancak buz gibi soğukkanlı olan Cech öyle değildi. Chelsea'deki ilk sezonunda 15 gol yedi ve bu da dört şampiyonluk ve dört Altın Eldiven kazandığı olağanüstü bir kariyerin başlangıcını oluşturdu.


EN ÖNEMLİ AN: 2015 yılında Arsenal, Bournemouth'u yenerken Cech, Premier League’de 170. kez kalesini gole kapadı. Toplamda bunu 202 kez başardı ve geçilmesi pek mümkün görünmüyor.


19. Mohamed Salah


Chelsea, Liverpool


Salah, 2014 yılında Chelsea'de yanlış zamanda yanlış yere geldi. Fiorentina ve Roma'daki başarılarının ardından üç yıl sonra Liverpool'a katıldı. Bunun için daha iyi bir zamanlama olamazdı.

“Mısır Kralı”, gelecek vaat eden bir takımı şampiyona dönüştüren katalizör oldu. Anfield'da geçirdiği üç sezonda; yerel kupalar ile Avrupa ve dünya şampiyonluklarının ardından bir çift Altın Ayakkabı kazandı.


EN ÖNEMLİ AN: Manchester City'ye karşı attığı gol. Premier League'in belki de teknik ve fiziksel açıdan en etkileyici maçında bir adam öne çıktı ve City defansını vals yaparak geçti.


18. Dennis Bergkamp


Arsenal


Arsenal'deki heykelinin onu gökyüzünden bir top çekerken tasvir etmesi çok yerinde. Hollandalı maestro Kuzey Londra'da üç şampiyonluk ve 87 lig golü kutladı ama kalıcı olan onun zarafetiydi. Ölümcül ve keskin zekasıyla Bergkamp'ın İngiliz futboluna armağanı sanatçılığıydı. Çok az kişi adını duyurduğu kulüplerin ötesinde evrensel olarak sevilir. “Buz Adam” tam da onlardandır.


EN ÖNEMLİ AN:1997 Leicester hat-trick'ini izlemek için herhangi bir bahane yeter.


17. Sergio Agüero


Manchester City


Eski meslektaşı ve vatandaşı Pablo Zabaleta'dan Kral Kun'un neden ilk 20'de yer almayı hak ettiğini anlatmasını istedik...


"Kun her zaman mahalleden bir çocuğun kişiliğini korudu. Eğlenen ve her gün yüzünde bir gülümsemeyle yaşama yeteneğine sahip biri. Coşkuyla yaşayan, dışa dönük bir adam.”


"Manchester City tarihinde Agüero gibi başka bir oyuncu olduğunu sanmıyorum. Belki David Silva da bir döneme damgasını vurdu. Her ikisi de önemli kulüplerden gelen ve sonrasında ayrılıp başka takımlara imza atabilecekleri halde uzun süre takımda kalan oyunculardı. Dünya çapında insanlar.


City'yi bugünkü haline getirdiler. Yaya Toure ve Vincent Kompany de bu grupta ama Agüero çok fazla gol attı ve bu da onu özel kılıyor.”


"2012'de bize Premier League'i kazandırmak için QPR karşısında sahneye çıktığında, bunu yapabilecek tek oyuncu oydu. Başka biri olsa penaltı arar, düşer ya da şutu dışarı atardı. O tekti. O sezonun oyuncusu olmak onun kaderinde vardı.”


"Agüero, her zaman önemli goller atmaya hazır özel bir oyuncu olmuştur. Bana göre Premier League'in son on yılda sahip olduğu en iyi forvet."


EN ÖNEMLİ AN: Sergio Agüero'nun ismini bir daha aynı şekilde düşünmek mümkün mü? Mayıs 2012'de Premier League tarihinin en önemli anında sahneye çıktı. Dramatikliği açısından bir daha eşine rastlanmayacak gibi görünüyor.


16. Peter Schmeichel


Manchester United, Aston Villa, Manchester City


Alex Ferguson, Temmuz 1991'de Brondy'den 505.000 £ ödeyerek aldığı Danimarkalı için "yüzyılın kelepiriydi" diyordu. Schmeichel, United'ın en iyi kalecisiydi. Liderliği, cesareti ve refleksleriyle beş şampiyonlukta önemli rol oynadı ve 1999'daki üçlemenin ardından takımına veda etti.


EN ÖNEMLİ AN: Mart 1996'da rakip Newcastle'a karşı sergilediği sansasyonel performans. 1-0'lık galibiyette kurtarış üstüne kurtarış yaptı. Şampiyonluk yarışında çok önemli bir rol oynadı. Çarpıcıydı.


15. Ashley Cole


Arsenal, Chelsea


Ashley Cole'un takımınızda olması, solda iki oyuncunun bir arada olması gibiydi. Savunma oyuncusu 23 yaşında bir “The Invincibles” olmak için zekasını atletizmle birleştirdi. Ardından Stamford Bridge'de diğer tüm kupaları kazanmak için Kuzey Londra'dan Batı'ya geçti. Muhtemelen futbol tarihinin en komple bekiydi.


EN ÖNEMLİ AN: Cole, 2006'da Manchester United'a karşı alınan beraberlikte Cristiano Ronaldo'yu geçti. Ashley Cole, "Elini kaldırdı ve ‘Çıkmak istiyorum.' dedi. Sanırım o an, Ronaldo’yu paketlediğimi söylemek için iyi bir zamandı." diyerek göz kırpmıştı.


14. Rio Ferdinand


West Ham United, Leeds United, Manchester United, Queens Park Rangers


Peckham doğumlu genç, futbola daha fazla odaklanmak için Central School of Ballet'te beş yıllık bir bursu geri çevirmesiyle ünlüdür. Kariyeri de bundan aşağı kalmadı. Uzun boylu, güçlü, zarif ve topa sahip olduğunda zahmetsizce sakin olan, dünyanın en pahalı defans oyuncusu Ferdinand'ın, görkemli bir şekilde kültürlü bir yanı vardı.


EN ÖNEMLİ AN: Rio, 2007-08 Premier League'i kazanırken sadece 22 gol yiyen United savunmasının anahtarıydı.


13. John Terry


Chelsea


Eski takım arkadaşı Michael Ballack'tan, Chelsea taraftarlarının kendisi için "Kaptan, Lider, Efsane" pankartı açtığı bu adamın önemini anlatmasını istedik...


"Kariyerim boyunca, bir takımın başarısı için (kısa ve uzun vadede) yerli oyunculardan oluşan bir çekirdeğe sahip olmanın çok önemli olduğunu düşündüm. Manchester United, Alex Ferguson yönetiminde bir grup İngiliz oyuncuyla başarılı oldu ve ben Bayern Münih'teyken kulüpte birkaç etkili Alman oyuncu vardı.”


"John Terry, Chelsea'de çok önemli bir figürdü. Takımı bir arada tutuyordu. Bir kulüpte, herkese örnek olan bir kaptanınızın olması önemlidir ve John'da bu vardı. Sakatlansa bile her zaman takımla birlikte seyahat ederdi. Diğer oyuncularla, personelle ilgilendi; bir kaptanın olması gereken her şeyi bünyesinde barındırıyordu. Chelsea oyuncuları bunu çok iyi anladı ve saygı duydu.”


"Sahada tipik bir İngiliz defans oyuncusuydu: Güçlü, havada iyi, korkusuz ve harika bir çalımcıydı. Oyunu mükemmel bir şekilde okuyordu. Dürüst olmak gerekirse, John'un Chelsea için öne çıktığı belirli bir maç düşünemiyorum. Bunun nedeni, çok istikrarlı bir performans sergilemesiydi. Her maçta o kadar iyi oynadı ki olağanüstü performansları norm haline geldi."


EN ÖNEMLİ AN: Chelsea, Mourinho'nun ilk sezonunda Premier League'de en az gol yeme rekorunu kırarken Terry ise PFA Yılın Oyuncusu seçildi.


12. Roy Keane


Nottingham Forest, Manchester United


Keane, United'da 7 Premier League şampiyonluğu, 4 FA Cup, Şampiyonlar Ligi ve Kıtalararası Kupa kazandı. Kendisine kaptanlığın verildiği 1997 yılında, Eric Cantona'nın emekliye ayrılmasının ardından United'ın en önemli oyuncusu haline geldi.


"Tehlikenin kokusunu alabilen, durumları okuyabilen ve topun nereye düştüğünü söyleyebilen mücadeleci bir oyuncuydu. Savunmaya önem verirdi ama aynı zamanda ileri de çıkabilirdi." diyor yakın takım arkadaşı Denis Irwin. "Antrenmanlarda ve Manchester United'da büyük bir itici güçtü."


EN ÖNEMLİ AN: Juventus'a karşı sergilediği olağanüstü Şampiyonlar Ligi performansı o sezonu özetliyordu: 1999'da Keane takımını sırtladı ve United'ı eşi benzeri görülmemiş bir üçlemeye taşıdı.


11. Harry Kane


Tottenham Hotspur, Norwich City


Gol krallıkları hiçbir zaman lig şampiyonluğu getirmedi. Belki de zamanla Kane geri dönecek ve başladığı işi bitirecek. Her iki durumda da o hep İngiliz futbolunun gelmiş geçmiş en iyilerinden biri olarak kabul edilecek. Her zaman mazlum olan, tek sezonluk bir mucize olarak etiketlenen ve kendisine karşı mücadele eden dünyanın en iyilerine karşı şüphe duyulan Kane, her zaman dik durdu.


Başarıları değerli metalden dökülmemiş olabilir ama Spurs taraftarlarının zihninde ve ötesinde, becerisi ve yıkıcılığıyla parıldadığı kesin.


EN ÖNEMLİ AN: 2015'te Arsenal'a karşı Spurs taraftarlarının "kendilerinden biri" olduğu yönündeki sataşmalarına karşılık verdiği o muhteşem vuruş.


10. Paul Scholes


Manchester United


Thierry Henry onu (tıpkı Pep Guardiola gibi) birlikte oynamak istediği tek oyuncu olarak adlandırıyor. Barcelona efsanesi Xavi, Scholes'un İspanyol olsaydı daha da yüksek takdir alacağını iddia ediyor. Andrea Pirlo, 92 mezunu Scholes'u "kendi jenerasyonunun en büyük İngiliz orta saha oyuncusu" olarak nitelendiriyor. Futbolun efsanelerinden Zinedine Zidane, kariyerinin en büyük pişmanlığı olarak Scholes'la birlikte oynamamasını gösteriyor. Anladınız siz onu. Scholes, gerçek bir futbolcuydu.


Liverpool ve Chelsea taraftarları, Gerrard ve Lampard daha iyi olduğu için onun İngiltere'de sola itildiğini söyleyeceklerdir. Buna karşın Sven-Goran Eriksson bunun sebebinin, üç oyuncu arasında pozisyon değişikliğine uyum sağlayabilecek tek kişinin Scholes olduğunu öne sürecektir.


İngiltere'deki takım arkadaşları daha fazla gol attı. Diğer yandan Gerrard'ın Premier League'de kullandığı 32 penaltıyı çıkarırsanız ortaya çıkan gol sayısı (88), Scholes'un 106 golünün oldukça altına düşüyor. Lampard'ın 43 penaltı vuruşunu çıkardığınızda ise gol ortalaması Scholes ile aynı seviyeye geliyor.


Arsenal taraftarları bu tartışmaya Patrick Vieira'yı da dahil edeceklerdir. Fransız oyuncu, Topçular için gerçekten de olağanüstüydü ama o bile Scholes'un "her şeyi yapabilen" bir oyuncu olduğunu kabul ediyor.


Tek cevap Scholes... Henüz kazandığı kupalardan bahsetmedik bile.


9. Patrick Vieira


Arsenal, Manchester City


Arseblog'dan Tim Stillman; FFT'ye Süper Pat'in, neden Arsene Wenger'in en iyi taraflarının ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatıyor...


Thierry Henry'nin adı Kuzey Yakası'ndan sık sık yankılansa da Arsenal seyircisinin koro halindeki sevgisini kazanan asıl isim Vieira oldu. Uzun boylu kaptan için İtalyan Eurovision şarkısı “Nel Blu, Dipinto Di Blu (Volare)” melodisiyle dillendirilen tezahürat, Highbury'nin en sevilenler listesinin başındaydı.


Taraftarlar Vieira'yı, Topçular'ın gelmiş geçmiş en iyi takımlarından birinin sembolü olarak tanıyordu. Orta saha ikonu bir keresinde kendisini "Fransız ayaklarına ve Afrikalı bir kalbe" sahip olarak tanımlamıştı. Arsene Wenger'in takımına tam da bunu vermişti.


Vieira bir balerinin ayaklarına sahip bir savaşçıydı. Roy Keane ile yaşadığı sayısız tartışma ve "zaman zaman" geçirdiği öfke nöbetleri onu sert bir adam olarak tanımladı. Öte yandan Arsenal'ın sprinterler ve yetenekli dansçılardan oluşan takımı, onun etrafında dönüyordu. Ancak onu bu şekilde hatırlamak, yetenek repertuarını haksız yere küçümsemek anlamına gelir.


Vieira'nın ipeksi bir dokunuşu vardı. Ayakları, yastık gibi yumuşaktı. Bir başka bahtsız rakibini çalımladıktan kısa bir süre sonra topu kramponunun ucunda tutuyordu. Sizi slalomla geçebilir ya da buldozer gibi yıkabilirdi. Sonuçta acı verici seçim sizindi.


Orta sahadaki yeni yıldız adaylarının bunca yıl sonra hala “Yeni Vieira” olarak adlandırılmasının iyi bir nedeni var. Gerçek şu ki o zamandan beri ne Arsenal'da ne de başka bir takımda onun niteliklerine sahip bir oyuncu olmadı. Vieira eşsizdi ve eşsiz olmaya da devam ediyor.


8. Frank Lampard


West Ham United, Chelsea, Manchester City


Garry Hayes, Frank Lampard'ın Premier League için ne anlama geldiğini anlatıyor…


Roman Abramovich'in 2003 yılında Chelsea'ye gelişi, İngiliz futbolunu değiştirdi. Şişirilmiş maaşlar ve transfer ücretleri, o zamandan beri Premier League'in yapısını yeniden şekillendirdi.


Rus milyarderin ligde bazı şeyleri değiştirdiği gibi Lampard da orta saha pozisyonu için aynı şeyi yaptı. Vieira, Scholes ve Gerrard'ın bireysel dehaları hakkında konuşurken kaybolabiliriz ama kupalar kazanmanın dışında gerçekten ne başardılar? Lampard'ın mirası (kazanılan kupalar ve 177 Premier League golünden sonra), hücumcu bir merkez orta saha oyuncusundan beklediğimiz şeyi değiştirmek oldu. Bu oyunculara artık forvet gibi davranılıyor.


“Görmediğimiz şeyleri” yapmak yeterli değil. Taraftarlar, uzmanlar ve en önemlisi teknik direktörler, artık 8 numaralarından her sezon yüksek skorlar bekliyor. Bu bir istek değil, gereklilik.

Lampard, rakipleri kendi dertleriyle ve takımlarıyla uğraşırken gündemi belirliyordu. Bu yüzden insanlar, Diego Maradona'dan bu kadar övgüyle bahsediyor. Lionel Messi'nin kazandığı tüm kupaları Maradona kazanmamış olabilir. Ancak o olmasaydı, Messi de olmazdı. Doğru, Lampard'ı Maradona ile karşılaştırdım. Çünkü Lampard olmasaydı, 2021'de orta saha oyuncularının rolü çok farklı olurdu.


Peki Vieira, Scholes, Gerrard ya da Lampard arasından hangisini seçerim? Bu bir tartışma bile değil.


7. Steven Gerrard


Liverpool


Yazar Tony Evans, futbol oynandığı sürece bir kahraman olarak hatırlanacak Gerrard hakkında yazdı…


Gerrard, Liverpool'un birçok efsanesi arasında kriz anlarındaki soğukkanlılığıyla öne çıkar. Zaman daralırken ve günü kurtarmak için son bir fırsat varken topun ayağına gelmesini istediğiniz kişi odur. Gerrard, sorumluluk almayı çok severdi. Her pozisyonda da oynayabiliyordu. Eğer 90'ların sonunda bir Premier League oyuncusu prototipi inşa etseydiniz bu, Liverpool kaptanına benzerdi.


Güçlü, hızlı ve olağanüstü bir pas menziline sahipti. Tekniği görkemliydi ve her şeyi sahadaki herkesten biraz daha hızlı yaptığı için daha da etkileyiciydi.


Gerrard için dönüm noktası, 2005 yazında geldi. Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdıktan sadece altı hafta sonra, çarpıcı bir ihanet gibi görünen bir hareketle başladı. Jose Mourinho'nun Chelsea'sine katılmayı kabul etti ama panik ataklarla geçen uykusuz bir gecenin ardından çocukluğunun kulübünü bırakıp gidemeyeceğini anladı. Acı dolu bir dönemdi. Ancak Liverpool'la olan ilişkisinin yeniden kurulması, şüpheleri ortadan kaldıran bir süreci başlattı. Chelsea'de daha fazla kupa kazanabilirdi ama bunun yerine, futbolu neredeyse her şeyin üstünde tutan bir şehir için simge haline geldi.


Yine de hayal kırıklıkları vardı. Jürgen Klopp'un takımı geçen yıl bu başarıyı elde etmeden çok önce, şampiyonluk hasretini bitiren kadronun bir parçası olmalıydı. Gerrard'ın Fernando Torres'in arkasında oynadığı 2008-09 sezonunda Liverpool, Old Trafford'da 4-1 yendikleri Manchester United'ın ardından ligi ikinci sırada bitirdi. Beş yıl sonra, Premier League şampiyonluk kupası neredeyse elindeyken Gerrard, Chelsea maçında kaydı. Lig, tam o anda bitti. Bu olay onun peşini bırakmayabilir ama 2014'teki başarısızlık, bireysel hatalardan ziyade taktiksel bir başarısızlıktı. Kırmızılar için o şampiyonluğun kaybedilmesi kötü yönetimle ilgiliydi, tökezlemeyle değil.


Taraftarlar da kaptan için acı çekiyordu. O, kalabalığı temsil ettiğini bildikleri biriydi. Kendi jenerasyonunun en yetenekli İngiliz oyuncusu olsa bile, onun büyüklüğü yeteneğinin ötesindeydi. O

Liverpool'u, kulübü ve şehri sembolize ediyordu.


6. Eric Cantona


Leeds United, Manchester United


Eğer saf etkiden bahsediyorsak Eric Cantona, bu işi daha başlamadan bitirmiş olurdu. Fransız oyuncunun Haziran 1992'de Leeds'ten Manchester United'a transferi, iki şeyin habercisiydi: Yeni Premier League döneminin şafağı ve Kırmızı Şeytanlar için eşi benzeri görülmemiş bir başarı döneminin başlangıcı.


Cantona, kulübün Ferguson yönetimindeki ilk şampiyonluğunun ve ardından gelen üç lig zaferinin arkasındaki dehaydı. Genç ama yetenekli bir takıma, dünya çapında gerçek bir odak noktası sağladı.

Yakası kalkık, göğsü dışarıda Cantona, United'ı sınırların ötesine geçirdi ve taraftarlarının arasında tanrısal bir statü kazandı. O, Premier League döneminin ilk gerçek süper yıldızıydı.


5. Ryan Giggs


Manchester United


Alex Ferguson, 2013 tarihli otobiyografisinde Giggs için "Onu ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum. 13 yaşındaydı ve rüzgarda gümüş bir kağıt parçasını kovalayan bir cocker spaniel gibi sahanın üzerinde süzülüyordu." diyor.


İskoç teknik direktör, 17 yaşındaki Giggs'i ilk maçına Mart 1991'de çıkardı. Galli oyuncu ertesi sezon düzenli olarak forma giymeye başladı ve teknik direktörünün inancını arka arkaya PFA Yılın Genç Oyuncusu ödüllerini kazanarak geri ödedi. Bu yakışıklı çocuğun müthiş hızı ve driplingleri, Fergie'nin diğer genç oyuncularının sonraki yıllarda ilk maçlarına çıkmalarının yolunu açtı. O, 92 Sınıfı'na neyin mümkün olduğunu gösterdi.


Giggs tüm zamanların en iyi Manchester United oyuncusu olmaya aday olabilir. Yıldız orta saha, Kırmızı Şeytanlar için 963 maça çıkarak herkesten daha fazla forma giydi. Sadece sağlam bir takım oyuncusu değildi, aynı zamanda 20 yıl boyunca dünyanın en büyük kulübü için istikrarlı bir şekilde başarılıydı. Diğerlerinin etkisi biraz daha fazla olabilir ama Giggs onları paramparça etti. Tekrar ve tekrar.


4. Wayne Rooney


Everton, Manchester United


Çok az oyuncu İngiliz futboluna bu kadar fırtına gibi bir giriş yapmıştır. Rooney'in 2002'de 16 yaşındayken Everton formasıyla Arsenal'a karşı attığı müthiş gol, onun Premier League'in istisnai yeteneklerinden biri olduğunu ilan etti. Daha sonra Manchester United formasıyla Şampiyonlar Ligi'nde hat-trick yaptı.


Büyük sahne için yaşayan bir çocuk olan 'bebek yüzlü katil', hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmuyordu. O, yıllar geçtikçe oyununu daha da geliştiren heyecan verici bir ateşleyiciydi. Ruud van Nistelrooy'un yerine çok yönlü bir forvet arayan United'ın, Premier League'in yeni güçleri karşısında üstünlüğünü sürdürmesine yardımcı oldu.


Rooney'in 208 golle Premier League'in en golcü ikinci oyuncusu olması dikkate değer. Ancak daha da önemlisi, aynı zamanda ligin en çok asist yapan üçüncü oyuncusu olması. Çok yönlü ve bencil olmayan İngiltere'nin rekortmen golcüsü, özellikle Cristiano Ronaldo'nun Real Madrid'e transferinin ardından 2009-11 yılları arasında United formasıyla canavarlaştı. Büyük sorumluluk alan özel bir oyuncuydu.


3. Alan Shearer


Blackburn Rovers, Newcastle United


Shearer, 283 lig golüyle emekli oldu. Rich Jolly, tüm zamanların Premier League gol kralını bu kadar eşsiz yapan şeyin ne olduğunu açıklıyor...


Shearer'ın amansızlığı ve acımasızlığı ona ödüller getirdi. Hâlâ açık ara Premier League'de 100 gole en hızlı ulaşan oyuncu (124 maçta, herkesten 17 maç daha az); hâlâ üç yıl üst üste Altın Ayakkabı ödülünü kazanan tek İngiliz; hâlâ üç sezon üst üste 30 gol atma konusunda tek başına; hâlâ yedi Premier League sezonunda 20 gol atma konusunda tek.


Yedinci olan Blackburn takımında 31, ligi son sırada bitiren Newcastle'da ise 23 gol attı. Magpies'in güne 19. sırada başladığı bir fikstürde beş gol kaydetti. Bir takım için Premier League'de tonlarca gol atan başka hiç kimse, onun Blackburn için maç başına 0.81'lik oranına yaklaşamaz.


Buna 64 asistini de eklediğimizde Premier League’de 324 gol katkısı yapan başka kimse yok.

İki faktör, bu çıplak istatistikleri daha da dikkat çekici kılıyor. İki çapraz bağ sakatlığı; onu bir başka santrforla birlikte oynamayı seven istekli bir kanal koşucusundan, Sir Bobby Robson'ın yardımıyla etkili olmaya devam eden bir odak noktasına dönüşmeye zorladı. İkincisi: 1996'da doğduğu Tyneside'ın siren sesi için Manchester United'ı reddetti. Kırmızı Şeytanlar'ın hücum gücüyle 260 olan gol sayısı 300'ü aşabilirdi.


Bunun yerine, Blackburn'ü 81 yıl sonra ilk üst lig şampiyonluğuna taşıdıktan sonra, memleketinin kulübüyle beş kez ligin alt sıralarında yer aldı. Yine de hem Blackburn hem de Newcastle'daki menajeri Kenny Dalglish'in geçen yıl Shearer'a söylediği gibi, "Kimin için oynadığın önemli değildi, onları her zaman hırpalıyordun." sözü çok doğru.


Kaba kuvvet çoğu zaman ustalıkla birleşirdi. Shearer'ın en sevdiği gol (2002'de Everton'a karşı attığı gülle gibi vole) bunun bir örneğidir. Topu fevkalade temiz kullanan bir forvetti ama aynı zamanda havada da harikaydı. Sadece Peter Crouch, Premier League'de daha fazla kafa vuruşu yapmıştı ve onun da bariz bir boy avantajı vardı. Sadece Jimmy Greaves, Steve Bloomer, Dixie Dean ve Gordon Hodgson, İngiltere'nin en üst liginde ondan daha fazla gol atmıştır.


2. Cristiano Ronaldo


Manchester United


16 Ağustos 2003'te bir çift yedek oyuncu, Manchester United formasıyla ilk maçlarına çıktı. İlki tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olurken; ikincisi Eric Djemba-Djemba’ydı.


Djemba-Djemba'nın Old Trafford kariyeri daha sahaya adımını atmadan sona ermişti. Cristiano Ronaldo'dan sadece altı dakika sonra oyuna girdiğinde, takip etmesi imkansız bir hareketle baş başa kalmıştı.


Ronaldo, Nicky Butt'ın yerine oyuna girdiğinde Manchester United, lig sezonunun açılış maçında Bolton'a karşı zorlanıyordu. Ancak bir saat sonra, 1-0 öndeydi. 18 yaşında, saçlarındaki sarı çizgilerle kendine güvendiğini belli eden harika çocuk, günler önce Portekiz ekibi Sporting'den 12,5 milyon £ karşılığında gelmiş ve David Beckham'dan boşalan 7 numaralı formayı almıştı. Kalabalık CR7'nin takdimini o kadar yüksek sesle ve sevinçle karşıladı ki yeni çocuğun onların yüksek beklentilerini karşılayıp karşılayamayacağı merak edildi. Aslında o, beklentileri fazlasıyla aştı.


Son yarım saatte sık sık topa sahip oldu ve ne kadar yıkıcı bir şekilde etkili olabileceği ortaya çıktı. Kısa sürede United'ın aranan adamı haline geldi. Kevin Davies daha sonra FFT'ye "Yaklaşık 100 stepover yaptı ve bir penaltı kazandı." dedi.


Bugünlerde Ronaldo topu alıp ve penaltıyı kendisi kullanıyor. Ancak o zamanlar bu görevi Ruud van Nistelrooy üstlenmiş ve Jussi Jaaskelainen tarafından engellenmişti. Ancak fark etmedi. Ronaldo, kısa süre sonra tekrar topa sahip oldu ve Ryan Giggs'in yakın mesafeden skoru 2-0'a getirmesine yol açan bir orta yaptı.


Yine de dahi oyuncunun işi bitmemişti. "Ronaldo kendi isteğiyle sağ kanada geçti ve iki harika orta yaptı." diye devam etti teknik direktörü. "Sahanın o tarafındaki kalabalık, sanki gözlerinin önünde bir Mesih cisimlenmiş gibi tepki verdi."


Ferguson bunu "muhteşem bir çıkış, neredeyse inanılmaz" olarak anlattı. Kendisi de United’ın ikonik 7 numaralarından olan George Best'in değerlendirmesi ise "Hiç şüphesiz gördüğüm en heyecan verici ilk maç performansı." şeklindeydi. Ronaldo maçın bitiş düdüğüyle sahayı terk ettiğinde Old Trafford taraftarları onun adını haykırıyordu. Altı yıl boyunca nadiren durdular.


O öğleden sonra orada bulunan herkes, bir yıldızın doğduğunu biliyordu. Premier League'de oynarken FIFA Dünyada Yılın Oyuncusu seçilen sadece bir kişi vardı ve o da Eric Djemba-Djemba değildi.


1. Thierry Henry


Arsenal


Gerçekte, Henry'nin Nisan 2004'te Liverpool'a karşı evinde yaptığı hat-trick oldukça şanssızdı. Yine de tüm öğleden, sonra kontrolün tamamen kendisinde olmadığı tek andı.


Arsenal'ın beraberlik golü, Henry'nin Derby'ye karşı Highbury'de attığı ilk golün bir benzeriydi. Ancak bu kez daha az tedirgindi. İlk seferinde attığı gol sadece sol ayağıyla yaptığı bir vuruştu. Ancak artık böylesine ölümcül bir bitiricilik, Ian Wright'a saygı duruşundan ziyade Thierry'nin klasikleşmiş hali gibiydi.


Arsenal ilk yarıda Kırmızılar karşısında 2-1 gerideydi ve “The Invincibles” statüsü tehlikedeydi. Ancak Henry, devre arasından sonra taç çizgisinde zamanı yavaşlatıyor gibiydi. Koşuyordu ve sağ bacağı, bir sihirbazın güvercinin üzerindeki mendili gibi sallanıyordu. Ljungberg'e pasını vermeden önce Pires'i oyuna sokarak durumu eşitledi. Bir dakika sonra her şey bitmişti. Henry, orta yuvarlakta topu aldı. Ardından Didi Hamann'ı geçti, Jamie Carragher'ı çalımladı, Liverpool'u ters köşeye yatırdı ve topu alt köşeye gönderdi. Henry, muazzam bir güce sahipti ama futbolun zahmetsiz görünmesini sağladı.


Hiç kimse Altın Ayakkabı ödülünü daha fazla kazanamadı. Kimse bir sezonda daha fazla asist yapmadı. Kimse büyüleyici zarafeti ve olağanüstü gücünün birleşimiyle savunmacılara korku salmadı. Arsenal'ın iki Premier League şampiyonluğunda katalizör oldu, karanlık günlerde onları sırtında taşıdı ve kendine özgü havasıyla İngiliz futbolunu aydınlattı.


Thierry Henry, sadece “Highbury'nin Kralı” ya da neslinde bir kez görülen bir forvet değildi. Arsene Wenger'in en iyi takımlarının sahip olduğu her şeyi temsil ediyordu. Futbolu eğlenceli hale getirdi; şık, zahmetsiz ve güzel görünüyordu. Arsenal'dan 2007'de ayrılmış olabilir ama Henry zirvedeyken Premier League tarihindeki herhangi bir dönemde, herhangi bir takımda başarılı olabilirdi.


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page