top of page

Guardiola’nın Santraforları



Yazan: Alper Erdem


Pep Guardiola, bir süredir birçok kişiye göre dünyanın en elit teknik direktörü konumunda.

2006 yılında kramponlarını asan yıldız orta saha bu kararından yaklaşık 1 yıl sonra Barcelona B takımı için teknik direktörlük ceketini giydi.

Geride kalan yaklaşık 15 yıl zarfında elbette her şey değişti. Birçok kişi değişime ayak uydurdu. Daha fazlası değişime direndi ve kayboldu. Ancak pek azı, değişimlerden etkilenen yerine değişimi yaratan olmayı seçti.

Teknik direktörlük yaptığı günden bugüne kadar (ve hala) futbolu evrimleştiren Pep Guardiola, şu sıralarda çok lüks bir zevke sahip. Almanya’dan gelen sarışın, uzun boylu bu “lüks”; İngiltere Premier League 2022/23 Sezonu’nda stadyumlarda adı en çok anons edilen oyuncu konumunda. Erling Haaland’ı tarif etmek için birçok cümle kurulabilir ancak Pep Guardiola bile onun için, “İngilizce kelime dağarcığım onu anlatabilecek kadar geniş değil” diyor.

Tartışmasız başarılarla dolu kariyerinde, forvetleriyle olan ilişkisi oldukça tartışılan Pep Guardiola için birçok farklı görüş mevcut. Kimileri onun santrafor mevkisinin bizatihi kendisiyle sorun yaşadığını savunuyor. Bazı muhalifler ise onun, büyük egoları kontrol edemediğini söylüyor.

Bundesliga, La Liga ve Premier League şampiyonlukları bu iddialara cevap verse de kesin olan şey Pep Guardiola’nın elinde her zaman çok geniş bir oyuncu havuzunun olduğu. Bu havuz içinde farklı oyunculardan, farklı rollerde yararlanma konusunda elit seviyede olan Pep Guardiola, buna karşın konu forvetlere geldiğinde o sihirli dokunuşu yapacak usta ayaklara ihtiyaç duyuyor.


“O Beni Dünyanın En İyi Teknik Direktörü Yaptı”


Pep Guardiola, son olarak takımının Brighton ile oynadığı maçın sonunda basın mensuplarının karşısına çıktı.

Katalan teknik direktör, “Haaland, kariyerinizde çalıştığınız en komple forvet mi?” sorusuna kendinden çok emin bir şekilde “Messi” yanıtını verdi. Guardiola daha önce Messi’nin kendisini “dünyanın en iyi teknik direktörüne” dönüştürdüğünü söylemişti.

Arjantinli eski öğrencisini her defasında onurlandıran Pep Guardiola’nın “klasik santrafor” tanımını belki de Messi değiştirdi.

Öyle ki Guardiola, Barcelona’daki döneminde 219 maçta şans verdiği Messi’den tam 211 gol – 94 asistlik bir katkı aldı.

Bu olağanüstü performans sergileyen, olağanüstü futbolcunun yanında Barcelona yönetimi Guardiola’nın eline daima üst düzey santraforlar da verdi.

David Villa, Samuel Eto’o, Thierry Henry ve Guardiola ile arasının çok iyi olduğu(!) herkesçe bilinen Zlatan Ibrahimovic. Hepsi kendi ülkelerinde birer kahraman olan bu isimler arasında en çok gol katkısını Samuel Eto’o verdi. Guardiola ile 52 maça çıkan oyuncu, rakip fileleri 36 kez havalandırdı.

Bunun yanında David Villa’dan 32, Henry’den 30 ve Zlatan Ibrahimovic’ten ise 22 gollük katkı alan Pep Guardiola, hücum setlerini o dönem tamamen Messi’nin üzerine kuruyordu. 219 maçta atılan 211 gol, bunun ne denli akıllıca bir seçim olduğunu kanıtlıyordu.

Ancak Guardiola’nın Barcelona’dan ayrıldığı gün geldiğinde bu, Katalan teknik direktör için sadece “evi” gibi gördüğü kulüpten ayrılmak anlamına gelmeyecekti. Guardiola bir başka gerçekle daha yüzleşmeliydi: Dünyada başka bir Messi yoktu.


Bir Başka Özel Adam


Pep Guardiola’nın Barcelona’dan sonraki durağı, elbette beklendiği gibi zirvedeki kulüplerden biri oldu.

Bayern Münih’in gelenekçi yapısı içinde sadece kulübe değil, ülke futboluna da büyük katkı sunan Pep Guardiola (bazıları Almanya’nın kazandığı Dünya Kupası’nda bile Pep Guardiola’nın etkisi olduğundan bahsediyor), çok özel futbolcularla çalışmayı sürdürdü.

Arjan Robben ve Franck Ribery gibi iki süper yetenek, Thomas Müller gibi tanımlaması zor bir yıldız ve elbette Bayern Münih’in geleneklerinin gereği olan müthiş bir golcü: Robert Lewandowski.

“Bana futbola farklı bir açıdan bakmayı öğretti. Guardiola ile geçirdiğim zamandan sonra futbol hakkında farklı düşünüyorum. Futbola dışarıdan baktım ve şimdi farklı bir perspektiften görüyorum. Kimin hatalı olduğunu, kimin daha iyisini yapabileceğini ve rakibinizden nasıl bir adım önde olunabileceğini görüyorum. Bana taktikle ilgili çok şey anlattı.”

Bu sözlerin sahibi olan Polonyalı golcünün Guardiola döneminde Bayern Münih’in en golcü ismi olduğunu düşünenler yanılıyor. Klasik santraforun, son yıllardaki en büyük temsilcilerinden Robert Lewandowski, Guardiola’nın takımı için 67 gol attı.

Ancak tıpkı Barcelona’da olduğu gibi Pep Guardiola yine gol yükünü klasik santraforlarındansa başka bir oyuncudan almıştı. Thomas Müller, Guardiola döneminin en golcü ismi olurken 79 golün altına imza attı.


Sınırsız Bir Bütçe Sınırsız İmkanlar


Bayern Münih’te beklenen UEFA Şampiyonlar Ligi zaferini yaşayamayan Pep Guardiola, Manchester City’de hemen her teknik direktörün rüyasını kurduğu bir ortamla karşılaştı.

Sınırsız bütçe, sınırsız imkanlar ve dünyanın her futbolcunun oynamak istediği Premier League.

Guardiola’nın ilk günlerinde takımın yaşayan efsanesi Sergio Agüero ile ilişkisi oldukça merak ediliyordu. Sergio Agüero, İspanyol kökleri olan bir Arjantinli’ydi. Kısa boylu ve çevikti. Bu özelliklerin akla getirdiği ilk oyuncuya karşın Agüero bir Messi değildi.

İlk günlerde sıkıntılı başlayan ilişkilerinde iki taraf da birbirleri için tavizler verdi ve sonuç olarak Sergio Agüero, Guardiola’nın Manchester City takımında 124 golle en çok skor katkısı veren isim oldu.

Sergio Agüero’nun ardından Raheem Sterling, attığı 120 golle bir kez daha Pep Guardiola’nın kanat oyuncularından beklediği skor katkısının bir kanıtı oldu.

Daha şimdiden sadece 15 maçta Pep Guardiola döneminde Manchester City formasıyla en çok gol atan 11.oyuncu olmayı başaran Erling Haaland, gösterdiği performansla bu listenin zirvesine doğru yürüyüşünü kararlılıkla sürdürüyor.

Norveçli yıldız bunu başardığı takdirde, Guardiola’nın klasik santraforlarla olan ilişkisini başka bir boyuta taşıyacak.




0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page