Yazı: Batu Çakan
2022/23 sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasında boy gösterecek takımlar dün akşam itibariyle belli oldu. Turnuvaya play-off turunu geçerek Benfica, Viktoria Plzen, Maccabi Haifa, Dinamo Zagreb, Rangers ve son olarak Trabzonspor’u saf dışı bırakan Kopenhag dahil oldu.
Ancak Trabzonspor’un Danimarka temsilcisine elenmesinin başka bir anlamı daha var. 26 yıl sonra UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarında Türkiye’den hiçbir takım olmayacak.
Peki nasıl oldu da neredeyse 30 yıldır düzenli olarak Şampiyonlar Ligi’nde yer alan ve zaman zaman Avrupa’nın devlerine kafa tutmayı başarmış bir ülke turnuvanın dışında kaldı?
Şampiyon Kulüpler Kupası Dönemi
Avrupa’nın bir numaralı kupası 1992/93 sezonu başında isim ve format değiştirene kadar Şampiyon Kulüpler Kupası ismiyle oynanıyordu. Kupaya sadece ülkelerinde şampiyon olan takımlar katılabiliyordu. 1955/56 sezonu itibariyle faaliyete geçen turnuva 1991/92 sezonu sonuna kadar devam etti.
Türk takımları turnuvanın ikinci yılı olan 1956/57’den itibaren turnuvaya katılmaya başladı. Türkiye Ligi’ni şampiyon tamamlayan takım birinci turdan turnuvaya dahil oluyordu.
Grup formatı olmadan 32 takım sırasıyla; son 32 (birinci tur), son 16 (ikinci tur), çeyrek final, yarı finali geçerek finale ulaşmayı amaçlıyordu. 2 maçlık eleme sistemi üzerinden oynanan turnuvada Türk takımlarının karnesi 34 yıllık turnuva tarihine bakılacak olursa çok da parlak değil.
1956 ve 1958’de turnuvaya herhangi bir takım göndermeyen Türkiye, 34 yılın 32’sinde bir önceki sezonun lig şampiyonu tarafından temsil edildi.
32 senede Türk takımları 8 kez son 16, 3 kez çeyrek final, 1 kez de yarı final oynama başarısı gösterdi. Çeyrek finaller 1962/63 ve 1969/70’te Galatasaray ile 1986/87’de Beşiktaş tarafından oynandı. Turnuvadaki en yüksek derece olan yarı final ise 1988/89 sezonunda Galatasaray’dan geldi.
Yeni Format, Yeni Düzen ve İstikrar
Turnuva, 1992/93 sezonunun başında UEFA Şampiyonlar Ligi’ne çevrildi. Artık bir ligden birden fazla takım katılabiliyor, takımlar önce bir eleme turu oynuyor, ardından gruplara ayrılıyordu.
Turnuvanın formatı uzun bir süre tam olarak belirlenemedi, ilk yıldan itibaren ufak değişiklikler yapıla yapıla günümüzdeki halini 2003/04 sezonunda aldı.
Türk takımlarının 26 yıllık serisi 1996/97 yılında Fenerbahçe’nin gruplara katılımıyla başladı. Ancak 1993-1996 arasında geçen 4 senede Galatasaray 2 kez gruplara kalmayı başarmıştı. Grup sayıları sürekli olarak değişen turnuvada Galatasaray ilk 4 senesinde 1 kez son 8, 1 kez de son 16 takım arasında yer aldı.
Türk takımları 1996/97 sezonundan itibaren gruplara sürekli olarak kalmayı başarsa da, ligi şampiyon bitirenin kesin olarak gruplara gitme hakkı yoktu. Türkler, uzun bir süre gruplara eleme turunu geçerek kalmaya hak kazandı.
1996/97-2001/02 arası 6 sezonda ön eleme turları Türk takımları tarafından hep sorunsuzca geçilmiş ve gruplara ulaşılmıştı. Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazandığı 1999/00 sezonundan sonra bile ön eleme oynamak zorunda kalmıştı. Hatta takımlarımız 1997/98, 2000/01 ve 2001/02 sezonlarında 2 takımla birden Avrupa’nın en büyük kupasında yer almayı başarmıştı.
Türk takımlarının sağladığı bu istikrar, 2002/03 sezonu itibariyle Türkiye Ligi’ni şampiyon tamamlayan takımın direkt olarak Şampiyonlar Ligi’ne katılım hakkı elde etmesini, ikincinin ise ön eleme oynamaya hak kazanmasını sağlamıştı. 2006/07 sezonunun başından 2008/09 sezonuna kadar 3 sezon boyunca bu kontenjan kaybedilmesine ve tekrar eleme oynanmasına rağmen 07/08’de Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale yükselmesi ve 08/09’da Galatasaray’ın Avrupa Ligi’nde son 16’ya kalması sayesinde kontenjan geri kazanılmıştı.
Türk Futbolunun altın çağı denilebilecek bir istikrar seviyesine ulaşılmış, Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA Kupası’nı kazanması ve 2001’de Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynaması, Türkiye’nin 2002 Dünya Kupası’ndaki üçüncülüğünde; Fenerbahçe’nin 2008’deki çeyrek finali ise 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yarı final oynanmasında milli takıma katkı sağlamıştı. Kulüplerin elde ettiği başarılar milli arenada da etkilerini gösteriyordu.
2010-2018
Bu dönem Türk futbolu ve Türk takımları açısından inişli çıkışlı geçen bir dönem oldu. Avrupa’da önemli başarılar elde edilmesine rağmen işleri şu an gelinen noktaya getirecek hamlelerin temelleri yine bu dönemde atıldı.
Fenerbahçe, Zico yönetiminde 2008’de çeyrek finale yükselmesinin ardından bir daha Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı başaramadı. 2007/08 Şampiyonlar Ligi sezonu Türkiye’nin Devler Ligi’ne iki takım birden gönderdiği son sezondu. Ayrıca o sezonun ardından bir Türk takımının gruptan çıkması için 5 yıl daha beklemek gerekti.
Takvimler 2010 yılının Mayıs ayını gösterdiğinde Türkiye’de artık yeni bir şampiyon vardı. Bursaspor tarihinde ilk kez Süper Lig şampiyonu olmayı başarmıştı. 2010/11 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etti. Ertesi sezonda da Türkiye’den yeni bir katılımcı çıktı. 2010/11 sezonunu ikinci tamamlamasına rağmen Fenerbahçe’nin men cezası almasıyla Trabzonspor, Türkiye’yi temsil eden takım oldu.
2012/13 sezonu Türk futbolu için özeldi. Fenerbahçe Avrupa Ligi’nde yarı finale yükselme başarısı göstermiş, Galatasaray ise Fatih Terim yönetiminde Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kadar yükselmiş ancak Real Madrid’e boyun eğmişti.
Bu başarının ardından Avrupa’da kısa süreli bir istikrar tutturan Galatasaray 3 sezon daha üst üste Şampiyonlar Ligi’ne katıldı. Ancak sadece 13/14’te son 16 turunu görebilen sarı kırmızılılar, diğer iki sezonda istediği performansı sergileyemedi.
2017’ye gelindiğinde Avrupa ile Türk futbolu arasındaki makas genişlemeye devam ediyor, Türk kulüpleri, eskiden birçok kez rakip olduğu takımlarla artık ekonomik olarak yarışamaz duruma geliyordu.
Ancak Beşiktaş, 2016/17 sezonunu ligde şampiyon ve Avrupa Ligi’nde çeyrek finalist olarak tamamlamasının ardından 2017/18 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde üç rekor birden kırdı. Grubunu namağlup ve lider olarak tamamlayan Beşiktaş, aynı zamanda bir Türk takımının aldığı en yüksek puanı almayı başardı. Siyah beyazlılar turnuvaya son 16 turunda Alman devi Bayern Münih’e elenerek veda etti.
Çöküş
Beşiktaş’ın rekor puanlı gruptan çıkışının ardından Şampiyonlar Ligi’nde galibiyet almak bile Türk takımları için ulaşılamaz bir hale geldi.
2018/2019-2021/22 arasındaki 4 sezonda 2 kez Galatasaray, 1 kez yeni şampiyon Başakşehir, 1 kez de Beşiktaş’ın katıldığı organizasyonda Türk takımları, 24 grup maçının sadece 2 tanesinden galip ayrılabildi.
UEFA Avrupa Ligi’nde de alınan mağlubiyetler, eleme turlarının geçilememesi, erken elenmeler de bu duruma dahil olunca Türkiye’nin ülke puanı artmıyor, giderek diğer ülkelerin altına iniyordu.
Üstelik Türk takımları artık Avrupa’da oynanan futbolun temposuna erişemiyor; sprint sayıları, koşu mesafeleri gibi verilerde turnuvalarda en altta yer alıyordu. Bunun en önemli sebeplerinden biri Türkiye Süper Ligi’nin geçen sezon itibariyle 28.6 yaş ortalamasıyla Avrupa’nın en yaşlı ligi olması. Öte yandan geçen sezon Süper Lig’de oynanan dakikaların sadece %2,3’ü 21 yaş altı oyuncular tarafından oynandı, bu veri, alanında Avrupa’nın en düşük verisi durumunda.
Türkiye’nin Avrupa’dan kopmasının bir diğer nedeni de büyük takımların; potansiyeli yüksek, satış ihtimali yüksek olan oyunculardan ziyade kariyerinin son dönemindeki nispeten “yaşlı” denebilecek kariyerli oyunculara yönelmesi olarak dikkat çekiyor. Bu tip oyunculara harcanan maaş bedelleri çok nadir olarak kulübe gelir olarak dönüyor, büyük oranda getirisi olmayan bir harcama olarak kalıyor.
Türkiye’nin sayıca en fazla şampiyonluğu bulunan ve Şampiyonlar Ligi’nde diğer takımlardan daha fazla boy göstermiş takımları Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor borç problemiyle boğuşuyor.
Fenerbahçe: 4,91 Milyar Türk Lirası
Beşiktaş: 4,78 Milyar Türk Lirası
Galatasaray: 4,18 Milyar Türk Lirası
Trabzonspor: 2,4 Milyar Türk Lirası
Kaçınılmaz son Aralık 2020’de geldi. Türkiye, 2022/23 sezonu için Şampiyonlar Ligi direkt katılım hakkını kaybetti. Bu sezon kazanılan puanlar da hesaba katıldığında Türkiye, ülke sıralamasında 20.sırada bulunuyor. Eğer Türk takımları Avrupa kupalarında galibiyetler alamamaya devam eder ise daha ciddi problemlerle karşılaşılması an meselesi.
1992’de Kurulan Şampiyonlar Ligi’nde Türk takımlarının şu ana kadar gösterdiği katılım sayıları/gruptan çıkma sayıları:
Galatasaray: 17 katılım, 4 son 16, 2 çeyrek final.
Beşiktaş: 8 katılım, 1 son 16.
Fenerbahçe: 6 katılım, 1 çeyrek final.
Trabzonspor: 1 katılım.
Başakşehir: 1 katılım.
Bursaspor: 1 katılım.
Çözüm
Az önce bahsettiğimiz yaşlı ve getiri sağlamayacak oyunculara yönelme durumu artık yavaş yavaş Türk kulüpleri tarafından bırakılmaya başlandı. 4 büyükler olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un genç oyunculara yatırım yapıp yurt dışına yüksek bonservisle satışları artmış durumda ve bu şekilde devam edilmesi kulüpleri maddi açıdan rahatlatmaya yardımcı olacaktır.
Gerçeği görmek; UEFA Konferans Ligi
Eğer Türk kulüpleri tekrardan Salı ve Çarşamba geceleri o göz kamaştıran stadyumlarda oynamak istiyorsa Perşembe akşamlarına biraz önem vermek zorunda.
Evet, Şampiyonlar Ligi’nin seviyesi Türk kulüplerinin boyunu geçmiş olabilir, ancak geçen sezon Galatasaray gösterdi ki Avrupa Ligi hala Türkiye için önemli bir fırsat. Bu sezon Trabzonspor ve Fenerbahçe’ye bu konumda büyük iş düşecek.
Daha büyük bir fırsat ise futbolseverlerin çoğu zaman yüzüne bakmadığı, maç özetlerini çeyrek finale kadar izlemekten çekindiği UEFA Konferans Ligi, bunun sebebi bütün turnuvalarda alınacak galibiyet ve beraberliklerin ülke katsayısına (puanına) etkisinin aynı olması.
Turnuva başlamadan önce Türkiye’nin gerisinde olan ancak an itibariyle Türkiye’yi geride bırakmış ülkelerden Danimarka ve Çekya 3’er, Sırbistan, Yunanistan, Norveç ve İsviçre ise 1’er takımla geçen sezon Konferans Ligi’nde mücadele ederek ülke puanlarını bir hayli yükseltti.
Türkiye'yi, bu sezon Konferans Ligi’nde Başakşehir temsil edecek.
Comments